Hava Durumu

Bursa Şehir Tiyatroları’nda yepyeni bir sayfa

Yazının Giriş Tarihi: 30.10.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 30.10.2024 16:14

***Bursa Şehir Tiyatroları’nın Genel Sanat Yönetmeni görevine atanan Ali Düşenkalkar, prömiyer yaptığı oyunların yapısını ve bundan sonraki projelerini anlattı. Yakın zamanda iki oyunun daha sahneleneceğini müjdeleyen Düşenkalkar, “Baharda tiyatro açacak” dedi.

***Tiyatroda çok fazla eksiklik olduğunu kaydeden Düşenkalkar, oyunların bugüne dek ‘iki dudak arasında’ yapıldığını belirtip, “Aşama aşama tiyatroyu yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Kurumsallaşmaya mecburuz” dedi ve ekledi: “Oyunlarımızı 17 ilçeye taşıyacağız; biz seyirciye gideceğiz.”

Son dönemde 'Gönül Dağı' ve 'Ömer' gibi yapımlardaki performansıyla büyük beğeni toplayan Ali Düşenkalkar’la keyifli bir sohbet gerçekleştirdik. Mütevaziliği ile dikkatleri üzerine çeken Düşenkalkar, Bursa Şehir Tiyatroları’nda yepyeni bir sayfa açmaya hazırlanıyor. Sanatın bir derdi olması gerektiğini ifade ederken, “Ben hep namuslu bir oyuncu oldum. Seyircinin tepkisinden yola çıkarak ve başımı yastığa koyduğumda, ‘Evet, güzel bir iş çıkardım’ diyebiliyorum” açıklamasıyla kentin sanat yolculuğunda bir çığır açacağının da emarelerini veriyor.

‘KURUMSALLAŞACAĞIZ’

*Şehir Tiyatrosu’nda sizce neler eksikti ve siz neleri tamamlamayı düşünüyorsunuz?

Hiçbir şey yokmuş burada açıkçası. Sadece 17 tane oyun sergilenmiş ama nasıl… Çok eksiklik var. Dekorcu yok, ışıkçı yok. Bir kişi hem sahne amiri, hem dekorcu, hem de aksesuarları yönetiyor. Dekor ambarımız yok örneğin. Kadroyu, bu tiyatroya yakışır şekilde yeniden yapılandıracağız. Kurumsallaşmayı sağlayacağız. Tiyatro kuracağız, tiyatro yapacağız. Öncelikle tiyatronun tüzüğünü, yönetmeliğini hazırlayacağız.

* Peki hocam geçmiş dönemlerde nasıl oyun çıkarılmış bu kadar eksiklik varken?

İki dudak arasında oyun çıkmış. Aşama aşama tiyatroyu yeniden yapılandırmamız gerekiyor. Müdürlük yoktur mesela biz geldiğimizde. Müdürlük yani inanılır gibi değil… Kültür Şube Müdürlüğü bize yolu açtı. Oradan alım satımlarımızı yapıyoruz. Prodüksiyonlarımızı çıkarıyoruz. Başkanımız Mustafa Bozbey’le kısa zamanda bir görüşme gerçekleştireceğiz. Bizi destekleyeceğine yürekten inanıyorum. Kendisinin bize katkısı büyük. Örneğin oyunlarımızı 17 ilçede gösterime sokmak onun fikriydi. Sanata büyük önem veriyor.

‘ÜVEY EVLAT MUAMELESİ YAPILMIŞ’

*Bu eksiklikler bütçenin ayrılamamış olmasından mı kaynaklı peki? Yoksa yeterli ilgi ve özen mi gösterilmemiş?

Aynen… Kaynak ayrılmamış. Gerek görülmemiş açıkçası… Oturduğumuz yerde bunu yaparız diye düşünmüşler. Şehir tiyatrolarına özen verilmemiş. Üvey evlat muamelesi yapılmış buraya. Ehemmiyetsizlik söz konusu. Nasıl bir kimlik oluşturmazsınız ki burada? Bu kurumun bir kimliği olmalı. İşte biz de tüm bu eksiklikleri tespit ettik ve neler yapmalıyız üzerine kafa yoruyoruz. Yavaş yavaş hepsini tamamlayacağımıza inanıyorum.

*Bir röportajınızda, “Burayı sıradan bir geldi geçti yeri yapmayacağız” demiştiniz. Bununla neyi kastettiniz?

Kötü bir tümce, fakat şöyle bir şey var. ‘Sıradan’ sözcüğünü kaldırırsak daha doğru bir ifade olurmuş. Şunu anlatmaya çalıştım aslında… Burasını özensiz bir şekilde gelir geçer bir yer yapmayacağız. Kimliği ve varoluşuyla gerçek bir tiyatro olacak. Kurumsallaşacağız ki ben de bir gün görevi bırakıp gittiğimde burayı kurumsal bir vaziyette bırakmam lazım. Kimse buraya müdahale edemesin. Ben Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda çalışırken oradaki yapıyı tekrar organize etmiştik. Burada da aynısını yapacağız. Buna mecburuz…

‘NAMUSLU BİR AKTÖRÜM’

*Oyuncu, yönetmen, yardımcı yönetmen olarak görev yaptınız. Dizi, çizgi film ve belgesel seslendirdiniz. Sizi hangi alanda çalışmak daha mutlu etti ve kendinizi hangi alanda daha başarılı hissediyorsunuz?

Şımarıkça bir cevap olacak ama her yaptığım işten çok mutlu oldum. Çünkü hedeflerim vardı ve bunları gerçekleştirirsem var olabilecektim. Seslendirme yaparken de en iyisini yapmaya çalışırım, oyun oynarken de… Çok namuslu bir aktör oldum ben. Kendimi öyle değerlendiriyorum.

*Namustan kastınız nedir burada?

İşini tam anlamıyla yapabilmek… Kafanızı yastığa koyduğunuzda içiniz rahat mı, mutlu musunuz? Seyirciden aldığınız alkışı hak ettiniz mi? Namusun karşılığı budur.

*Sizin de kadroda olduğunuz Gönül Dağı dizisi çok fazla beğenildi. Bu dizinin bu kadar tutmasının sebebi neydi sizce?

Çünkü o dizi bizim öykülerimiz aslında. Senaristi çok başarılı bir kere. Kasabadaki insanları çok iyi biliyor. Bu kasabayı adeta baştan yarattı. Sivrihisar’ın karakterleri de bizden. Muammer, Hüseyin, belediye başkanı, Asuman… İki gencin aşkında sosyal sınıf meselesi işleniyor örneğin… İzleyici kendini bulduğu hikâyelere kapılır.

*’Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ ile 'Süleyman ve Öbürsüler' oyunlarıyla prömiyer yaptınız? Bu oyunları başlangıç olarak seçerken neleri dikkate aldınız?

Bu iki oyun da çok önemli oyunlar çünkü. Günümüzle ilgili sorunlara parmak basıyor. Yaşam içinde bir sürü zorluklarla boğuşuyoruz. Hepimizin yüreği yanıyor bazı olaylarda. Oyunda yangını çıkaranlar ve diğerleri var. Diğerleri bu yangını görmek bile istemiyor. Acaba bizim içimizdeki yangınlar neler diye seyirciye soru sordurmak istedik.

‘TİYATRO SİYASİ MÜDAHALEYİ KALDIRMAZ’

*’Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’, polis karakolunda bir solcunun ölümünü anlatıyor. Bu sahneler bize hiç de uzak değil aslında. O yılları tekrar hatırlatarak, bazı olayların unutulmamasını mı sağlamak istesiniz? Konu itibariyle, bu ülkemizde bıçak sırtı olaylardan biri. Bunu sahnelerken herhangi bir endişeniz oldu mu?

Devlet tiyatrosundan bu oyun geçti. Biz bir anarşi gösterisi yapmıyoruz. ‘Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’nde hikayeleştirdiğimiz gerçeklerden yola çıktığımız şeyler. Yazar bu oyunu yazmış, dünyaya mal etmiş. Bir ironi var orada, biz o ironiyi kullanıyoruz. Tiyatro böyle bir siyasi müdahaleyi kaldırmaz. Tiyatronun baş kaldıran bir yapısı vardır. Bu oyun zaten hiçbir zaman gündemden düşmüş bir oyun değil. Evet bir anarşistin karakolda başından geçenlerin anlatıldığı bir öykü gibi görebiliriz. Şimdi Türkiye sınırlarını düşünürsek hepimiz bir baskı altındayız. Tiyatronun vazifesi ise geçmişe ve bugüne bir büyüteç tutmak. ‘Sayın seyirciler, siz buradasın’ demek. Onun için bu oyun hiçbir zaman değerini kaybetmeyen bir oyun. Gerçek olayları bir karakol hikâyesiyle anlatmak istedik. Elbette tek bir hikâye ya da sahneyle anlatamayız. Bu konudan yola çıkarak ülkenin gerçeklerini vermeye çalıştık. Konudan yola çıkarak, ülkenin büyük bir karakol olduğunu anlatmaya çalıştık.

*Bu oyunu, Mustafa Bozbey’in başkanlığında daha rahat bir şekilde oynayacağınızı mı düşündünüz?

Başkan Bozbey gerçekten bu konuda çok aydın görüşlü, özgür bırakıyor tiyatrocuları. Biz de bunu severek, heba etmeden harap etmeden kullanacağız. İnsana yatırım yapmayı hedefliyor. Şüphesiz bu anlamda Bozbey’in katkısı çok büyük. Derinlikler kazandıran bir bakış açısı var. Halkı için de öyle çalışıyor. Biz bundan yararlanmak istiyoruz.

‘SİZ KİMSİNİZ?’

*'Süleyman ve Öbürsüler'… Bize düşmanın ve zarar vericinin aslında içimizde, çok yakınımızda olduğunu anlatıyor. Ve ders almamayı…

İnsanı anlatırken mutlaka bir şey söyler tiyatro… Bunu olumlu olumsuz eleştiri yaparak söyleyebilir. Biz çağrışımlar yapıyoruz. Tiyatronun da asıl amacı hiciv yapmaktır, güldürmektir, düşündürmektir, beraber yolculuk yapmaktır seyirciyle. Biz buna katarsis deriz. Seyirci kahramanla kendini bulur, oyunu seyrederken başından geçenler üzerinden bir yolculuğa çıkar. Oyun broşürünü de öyle yazmıştım. Yani siz kimsiniz, siz neredesiniz, siz Süleyman mısınız, öbürsüler misiniz?

*Son günlerde hepimizi yüreğini çok acıtan olaylar yaşandı. Bu oyunda ilişkilendirme yaptınız mı?

Bunu seyirciye bıraksak… Seyirci bunu çok güzel algılar çünkü. Alkışından, yorumundan yani seyircinin tepkilerinden anlarsınız. Seyircimiz de bizimle hoş bir diyalog kuruyor. Ben oyun oynanırken arkama yaslanıyorum ve sadece izleyiciyi takip ediyorum.

‘TİYATRONUN BİR DERDİ OLMALI’

* Genel olarak oyun seçiminizde sizin için hangi noktalar önemli? Neyi amaçlıyorsunuz oyun seçimlerinizde? Sizce bir tiyatro oyunu mesaj içerikli mi olmalı?

Oyun yapısı uygunsa, yönetmenler mutlaka göndermeli oyunları tercih edecektir. Biz oyuna ve oyunla hangi yönetmenin buluşacağına karar veririz; yönetmenlerin işine ya da oyun içeriğine karışmayız. Sanatsal etkinlik ve yetkinlik yönetmende, oyunculardadır. Onlar bir masaya oturur ve bir oyunu nasıl biçimleyeceklerini konuşur.

Evet, bir derdi olmalı sanatın da tiyatronun da… Bir derdi yoksa karşılığını bulamaz. Ama oyunlarla çözüm aramayız, zamanımızdan tanıklık nasıl yapılır ona bakarız.

*İzleyici heyecanlı… Bu sezon ve önümüzdeki sezon hangi oyunlar eklenecek? Yine böyle iddialı oyunlar izleyebilecek miyiz?

Evet 15 günde 2 tane prömiyer yaptık. Şimdi hemen 3. ve 4. oyunların hazırlıklarına başladık. Hatta bir tanesi aşağıda provada şu an.

Seyredeceğiz, çok seyredeceğiz hem de. Tiyatro bir derttir, söyleyeceği bir şey vardır. Eğer sizin söyleyecek bir tümceniz varsa seyirci sizi dinler, sizinle yolculuk yapar. Biz de çağımıza ve günümüze uygun yeni bir anlayışla buraya girdik. 3. 4. Oyunlar da yolda. Ama sürpriz olsun. Klasikleri de, Shakespeare'de, Molier'i de yapacağız.

‘YAZ TATİLİMİZ OLMAYACAK’

*Hedefleriniz çok büyük… Önemli değişiklikler olacak gibi görünüyor.

Elbette… Sanatı geliştirmek ve toplumda gerçek değerini bulması için bunu yapmaya mecburuz. Türkiye genelinde sınav açacağız. Asla torpil işlemeyecek. Benim kurduğum jüride çok önemli isimler yer alacak. Her şey işi bilene teslim edilecek. Kurumsallaşmak sözcüğünü çok kullanıyorum ama bu gerçekten çok önemli. Şimdi turnelere başlayacağız. İlk turnemizi Adana'ya yapacağız. Adana Şehir Tiyatroları buluşması var. ‘Bir Anarşistin Kaza Sonucu Ölümü’ adlı oyun ile gidiyoruz. Bu arada eski oyunlara da bakacağız. Derlenip toparlanabilecek, oynanabilecek oyunlar varsa onları da sahneleyeceğiz.

Yakında 17 ilçeye gitmeye başlayacağız. Bir günde 2-3 oyun oynadığımız günler olacak. Burayı Türkiye'nin en büyük şehir tiyatrosu haline getireceğiz. 11 sahnemiz var. Bunların hepsinde oynayamayabiliriz ama biz seyircimize ulaşacağız. Çocuk oyunlarında da öyle olacak. Seyircinin sadece buraya gelmesini beklemeyeceğiz. Bahar ve yaz aylarında kamyonumuzu kurarak açık havada oyunlar oynayacağız. Bizim artık yaz tatilimiz olmayacak. Baharda tiyatro açacak…

‘SANATÇI TARAFTIR’

* Sanatı nasıl yorumlarsınız? Bir sanatkâr (ressam, oyuncu, müzisyen…) tarafsız olmalı mı?

Elbette taraflı olmalı… Bir sanatçı asla tarafsız değildir, taraftır. Ama neyin tarafı olacağına da kendisi karar verir.

* Bursa’nın seyirci profilini nasıl buldunuz? Etkileşiminiz nasıl?

Bursa seyircisini çok iyi tanıyorum. Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda da uzun bir süre çalıştım. Bursa Devlet Tiyatrosu ile Şehir Tiyatrosu’nun seyirci profili çok ayrı biliyor musunuz? Birleşerek büyüyeceğiz, tiyatro büyüyecek. Nilüfer Kent Tiyatrosu, Devlet Tiyatrosu ile de buluşmalar yaşayacağız. Nilüfer Kent Tiyatrosu’nda görevliyken bu konuda çalışmalar yapmıştım. O zaman iki tane küçük tiyatroyu desteklemiştik. Okulları tiyatromuza çekeceğiz.

‘KENDİNİ ASİMİLE EDECEK’

* Popüler kültür gün geçtikçe etkisini daha fazla hissettiriyor. Özellikle dizi ve film sektöründe bunu daha fazla hissediyoruz. Sosyal medya kullanımının artmasının da bunda çok fazla etkili olduğunu düşünüyorum. Siz sanatın, popüler kültürün çok gerisinde kaldığını düşünüyor musunuz? Sanatın bir gereklilik olduğunu özellikle genç kitleye nasıl daha fazla aktarabiliriz?

Merak etmeyin, onlar bunun ihtiyacını şimdi olmasa da ileride çok hissedecek. Sosyal medya şu anda kullanım alanı çok geniş. Çok zengin büyük çaplı gibi görünüyor fakat yavaş yavaş kendini asimile edecek. Yani şu anda popüler olan bir süre sonra bir klasiğe dönüşecek. Böyle mecralar yok oluşa mahkûmdur.

* Bunların yerini başka mecralar almaz mı?

Ne alacak mesela…? Beyne yerleştirilecek çipler mi? Yolda yürürken o çiple film mi seyredecek?

*Popüler kültür sonuçta değişik mecralarla devamlılığını sağlamak zorunda…

Tabii… Popüler kültür her zaman olacak. Popüler nedir, bugün bir telefonu popüler diye adlandırabiliriz. Tüketici bir toplumuz. Çok seviyoruz tüketici olmayı. Ama bir gün popüler kültür değil, gerçek kültür kalacak.

Genç kuşak için ısrarla onları buraya davet eden oyunlar yapacağız. Kendilerini burada bulmaya çalışmalarını sağlayacağız. Onların bize gelmelerini bekleyemeyiz, gelmez. Onlara biz ulaşmak zorundayız. Onları çocukken yetiştirmeye çalışacağız. Sanatın, tiyatronun bir ihtiyaç, bir gereklilik olduğunu onlara göstermek zorundayız. Bu koltuklara oturduklarında ilerde kendilerini görecekler. Belki 1 oyun belki 3 oyun sonra… Bir oyunda mutlaka bir karakterle ya da bir rolle beraber tiyatroyu sevecek. Kötü örneklerle çocukları küstürmüşüz. Bunlara bizim tekrar kucak açmamız lazım. Bu bizim vazifemiz. Bu sadece Bursa seyircisi için değil ülkeye hizmet etmek, vatana hizmet etmek demek. Onları gerçek kültürlerine döndürebilirsek, o zaman biz başımız dik yürüyeceğiz.

“Sanatın bir gereklilik olduğunu biraz daha anlatmamız gerekiyor. Siz de bu anlamda çok önemli bir görev üstlendiniz. Çok emek harcıyorsunuz bu belli. Bu güzel sohbet için çok teşekkür ederiz.”

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.