“Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin...”
Aşkın bu ince, bu derin tanımını belki de sadece Sebahattin Ali yapabilirdi. Türk edebiyatına ‘Kürk Mantolu Madonna’ gibi eşsiz bir eserin girmesini sağlayan yazar maalesef faili bir cinayete kurban gitti. Yaşasaydı, o muhteşem hayal gücü, o herkesi büyüleyen dili ve üslubu ile kim bilir daha nice eserler kaleme alacaktı.
Türk Edebiyatı’nın gelmiş geçmiş en önemli yazarlarından biri olan Sebahattin Ali tüm eserlerine toplumsal gerçekçilikle yaklaşmış ve sınıfsız bir düzeni kurgulamıştır. ‘Aşk’ da Ali’nin eserlerinde sıradışı ve derinlikli bir bakış açısıyla yer bulmuştur. ‘Kürk Mantolu Madonna’ yıllarca en çok okunan kitaplar listesinde hep ilk sıralarda yer aldı.
Bu muhteşem eserin tiyatro uyarlaması Ritim Yapım organizasyonunda Bursalılarla buluştu. Nilüfer Sahne’de cumartesi günü sahnelenen oyunda neredeyse hiç boş yer yoktu.
Ziver Armağan Açıl’ın uyarlayıp yönettiği, Ali Kaya’nın yapımcılığını üstlendiği oyunda Maria Puder’i canlandıran Merve Köse ve Maria’ya aşık Raif Efendi’ye hayat veren Murat Dereli gecede herkesi kendine hayran bıraktı.
İçine kapanık, çekingen bir yapıya sahip olan Raif Efendi, eserde biraz da kadınsı özelliklere sahip olarak kurgulanmıştır. Bunu eserdeki şu sözlerden daha iyi anlarız:
“Sınıfta arkadaşlarımın yaptığı bir kabahat daima benim üzerime atıldığı halde ben kendimi bir kelime ile olsun müdafaaya cesaret edemez, eve döndüğüm zaman bir kenara saklanıp ağlardım. Annemin ve bilhassa babamın bana sık sık: ‘Yahu, sen kız olacakmışsın ama yanlış doğmuşsun’ dediklerini hatırlıyorum.”
Maria Puder ise, erkek cinsinin sadece bir meta olarak gördüğü, güven duygusu harap olmuş, bu nedenle biraz erkeksi bir yapıya bürünmüş bir kadındır.
Peki bu iki farklı karakter birbirine tutunmayı nasıl başarır?
İşte eserin ustalığı burada kendini gösterir.
Bir kadının, erkeklere karşı tiksintisi ve güvensizliğinin yine bir erkeğin şefkat dolu kollarında, sıcacık yüreğinde nasıl kaybolup gittiğini anlatan eser, ‘dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu’ gösteriyor.
Kabuğunu kırarak aşık olduğu kadına yaklaşmayı başaran, onun sadece vücudunu değil, ruhunu ve yaralarını görebilen bir erkeğin verdiği çaba… Beklentisiz bir şekilde, sadece onun yanında kalabilmek için savaşan bir erkek…
Bir kadının, son bir hamleyle güvenmek için tekrar yüreğini birine açabilmesi…
Sıradan bir aşk hikâyesinden çok ötede bir eser ‘Kürk Mantolu Madonna.’
Sadece tek bir kadını seven ve onun kaybıyla dünyasını başka kadınlara kapatan Raif Efendi’nin yıllarca o güzel hatıralarla yaşaması, Sabahattin Ali’nin dilinde bir şahesere dönüştü.
Oyuna gelecek olursak, uzun zamandır izlediğim en güzel performanstı diyebilirim. Romanlardan tiyatroya uyarlanan nice oyunlar izledim. Bu ekip kadar başarılı olana nadir rastladım. Oyuncuların ustalığı izleyiciye öyle güzel geçiyor ki, zamanın nasıl geçtiğini anlamıyorsunuz bile. Müzikler ise beni adeta o anlara kilitledi.
Ekibi yürekten kutluyorum.
Oyunu izlemek için fırsat yaratın!
Unutamayacağınız anlar yaşayacağınızdan emin olun!