Kamuoyu, iş çevreleri, politik mahfiller (çevreler) ve günah keçisi olan biz medya ne zaman kabine revizyonuna dair açıklamalar yapsa AK Parti ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, ‘istediler diye revizyon yapmam’ diyerek son noktayı koyuyor.
‘Eylül’ başlıklı ve bir kaç bölüme yayılan yazıların bu bölümünde sıcak politika ve AK Parti'nin olası hamlelerini değerlendirmeye çalışacağım.
ERDOĞAN SONRASI DÜZEN
Her şeyden önce kabine revizyonu, bazı rotasyonlar olumsuz değil olumlu hamlelerdir.
Yeni sezonla birlikte AK Parti hükümetinde köklü bir revizyon bekliyorum!
Özellikle cumhurbaşkanlığı yardımcılarında Erdoğan sonrası düzende, kimin başrole geçeceği, tabiri caizse ‘veliahttın' belirleneceği bir atama olabilir. Tabii ki siyasette miras bırakılamıyor.
Erdoğan da siyasal mirasını gönlünden geçen birisine bırakmak istese de halkın bu konuda ana belirleyici olduğunu peşinen kabul ederek hareket etmeli!
OPORTÜNİSTLERE KULAK ASILMAMALI
Geride kalan cumhurbaşkanlığı seçiminden sonra görevlerinde yüksek performans sergileyen ve popüler olan İçişleri Bakanı Süleyman Soylu başta olmak üzere, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar kabine dışı kaldı.
Dışişleri Bakanlığı'na da Recep Tayyip Erdoğan'ın en güvendiği isimlerden olan Hakan Fidan geldi.
Devlet geleneğimizde dışişleri bakanları, başbakanlığa şimdiki düzende de cumhurbaşkanlığına ana namzet pozisyonda bulunuyor.
Zaten siyasetle ilgilenen ve yeni durumlara göre pozisyon alan oportünistler Hakan Fidan güzellemelerine başladı bile.
Erdoğan'ın yakın çevresine baktığımızda eski Enerji ve Hazine Bakanı Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar'ın da gelecek dönemde partinin başına gelmesini bekleyenler ve hatta isteyenler var.
SEÇMEN AKRABA SEVMİYOR
Tam bu noktada AK Parti'nin önde gelen isimlerinden Metin Külünk’ün; Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın başarıları olduğunu fakat her şeyin en güzelinin zirvede devretmek olduğunu söylemesi aklıma geliyor.
Erdoğan’ın da bütün liderler gibi sorun yaşadığını söyleyen Külünk, “Mustafa Kemal de çok ciddi sorunlar yaşadı. Abdülhamid de uzun yıllar sultanlık yapmış bir lider ama baktığınızda çevresiyle çok büyük bir sınavı olmuş ve çevresinin çürümüşlüğüne müdahale etmemenin bedelini ödemiş bir durumdaydı” dedi.
Yani kısacası Erdoğan'ın yakınlarından birisinin seçmen üzerinde kabul göreceğini (Külünk'ü de referans olarak göstererek) düşünmüyorum.
Zaten bizim seçmenimiz geçmişten bu yana karizmatik liderleri bir yere taşısa da asla akrabalarına prim tanıyıp bir yerlere getirmedi.
Kural hâline gelmiş bu seçmen davranışının Erdoğan ve yakınları içinde geçerli olduğuna eminim.
EMANETÇİYLE İKTİDARDA KALINAMAZ
Sağ siyasetten gelen ve bir döneme damgasını vuran liderler bir noktadan sonra partisinin hayatiyetini kendisinden sonraya taşıyamadı.
Turgut Özal ve Süleyman Demirel cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturduktan sonra partileri süratle eridi ve yok oluş sürecine girdi.
Bu liderlerin partilerine kendi sözlerinden çıkmayacak emanetçiler bulmaya çalışmalarının da etkisi vardı.
Erdoğan bu yanlışa düşecek mi, göreceğiz!
Erdoğan'ın olası Hakan Fidan, Berat Albayrak ve Selçuk Bayraktar tercihleri geçmişin Yıldırım Akbulut tercihine oldukça benzer olur ve AK Parti'de kendisini geleceğe taşıyamaz.
Bu isimler belki Erdoğan'ın desteğiyle AK Parti'nin başına geçebilir ancak iktidarda kalamayacaklarına neredeyse eminim.
‘ÇAVUŞOĞLU-SOYLU’
TANDEMİ ÜLKEYE İYİ GELİR!
Birçok milli görüş kökenli AK Parti yöneticisi kabul etmese bile AK Parti merkez sağ seçmenden oy alan 1946'da kurulan Demokrat Parti'nin devamı olan silsilenin son halkası.
Halen seçmeni de merkez ve merkez sağ seçmenlerden oluşuyor.
AK Parti'nin de ilk 12 yıllık çok başarılı dönemi merkez sağ politikaları uyguladığı döneme denk gelir.
AK Parti'nin ‘Siyasal İslam’a kayan dönemiyle oylarının düşme dönemi de aynı zamana denk gelir.
Konumuza dönersek Reis sonrası AK Parti'nin başına bu kökten olan bir ismin gelmesi AK Parti'nin gelecekte bulunmasının anahtarıdır.
Bu isimler kimdir derseniz?
Hiç şüphesiz ki Mevlüt Çavuşoğlu ve Süleyman Soylu isimleridir.
Erdoğan'dan beklentim bu iki ismi geleceğin kilit noktalarına koyup ülkesine bir büyük hizmette daha bulunmasıdır.
Zira Süleyman Soylu ve Mevlüt Çavuşoğlu'nun kuracağı tandem ülkemize çok iyi gelecektir!