Hava Durumu

Politikaya ‘Eylül’ bereketi

Yazının Giriş Tarihi: 29.08.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 28.08.2024 21:03

Eylül ayına girmemize az bir süre kala siyasetin hareketleneceğini söylemek önemli bir tespit sayılmaz.

Bu geçmişten beri hep böyle olmuştur.

Her ne kadar yaz ayları hızlı geçmiş olsa da, tıpkı TV kanallarının yeni yayın dönemine girmesi gibi siyasette de başlangıçlar ayıdır Eylül!

Türkiye gündem konusunda hiç sıkıntı çekmeyen, kaotizmin hâkim olduğu bir ülke.

Gündemin hızı da siz okurları olduğu kadar biz medya mensuplarını da bir hayli zorluyor.

Sizler olayların kapı açtığı yeni gerçekliği algılamaya çalışırken, bizler yeni gerçekliğe erişmeniz için bir sonraki günün neler getirebileceği üzerine kafa yoruyoruz.

Modern çağların başında fütürizm; sanatta, bilimde ve görece olarak sınırlı olarak hayatımızdayken, her şeyin birbiriyle bağlantılı olduğu günümüzde biz fanilerin hayatını idame ettirmesinde bile kullanması gereken bir araç haline geldi.

Çünkü dünya güneşin olduğu kadar, komplike ilişkiler ve sistemler ağının da çevresinde dönmeye başladı.

Bu ilişkiler ve iletişim ağını anlayamayanların fikirsel olarak nesillerinin tükenmesi işten bile değil.

Medya da klasik iletişim çağından yeni bir çağa adım atarken, biz medya mensuplarının siz okurlara karşı yükümlülüklerinden birisi de olanları değil, olacakları da tarif edip hayata karşı alesta (hazır) olmanızı sağlayabilmek oldu. Gönül ister ki siz değerli okurlara, yolumuzun geçtiği tozlu bozkırlardan, denizlere çıkan sokakların hikâyelerini anlatabilsek.

Umuyorum ki sezon başlangıcı olarak aldığımız eylül ayından itibaren gelecek yılın mayıs ayına kadar her anlamda güzel gelişmeler ülkemizi ve sizleri karşılar…

TRUVA'NIN RÖVANŞI KAPIDA

Dünyanın hali malum 2'nci Dünya Savaşı'nda Amerika Birleşik Devletleri'nin dolar hâkimiyetine dayalı sistemini değiştirmek için doğunun güçleri Rusya, Çin ve İran hiç olmadığı kadar birbirine yakın.

Amerikan finansal sistemine karşı eleştiriler son yıllarda oldukça arttı.

Rönesans ve ardından gelen Sanayi Devrimi ile son 300 yılda dünyanın lokomotifliğini alan batı karşısında, artık bir birine yaklaşan doğu medeniyetleri, ABD'nin başını çektiği batı medeniyetiyle aradaki farkları hemen her alanda kapatarak sistemin en büyük muhalifleri haline geldi.

Bugün muhalefet düzeyinde olan bu karşı çıkışlar önümüzdeki 20 yıl içinde finansal sistemi değiştirmek için her yolu denemeye doğru gidecek.

Karşı tarafa bakıldığında ABD küresel savaş kazanarak kurduğu dolar temelli bu ekonomik ve politik düzeni global bir savaş kaybetmeden geri vermez.

1'inci ve 2'nci Dünya Savaşları bakıldığında egemen güçlerin hammadde ve pazar arayışlarının sonucunda çıkmıştı. Dönemin egemen güçleri de aynı medeniyetin güçleriydi. Ancak olası bir 3'üncü Dünya Savaşı medeniyetler arasında gerçekleşecek ve bu anlamda Truva Savaşı'na benzeyecek. Böyle bir çatışmada doğu medeniyeti Truva'nın rövanşını alabilecek mi?

Tatbikî bizi ilgilendiren en önemli soru, Türkiye bu büyük savaşın neresinde olacak?

Her anlamda ikilemlerin yaşandığı ülkemiz ikinci Truva Savaşı'nda hangi cephede yer alacak ya da tarafsız kalabilecek mi bu planlanması gereken bir konu. Siyasilerin kısır günlük politik atışmaların dışında, yaklaşan büyük tufan karşısında şimdiden geminin inşaatına başlamaları gerekiyor.

HOŞGELDİN TEKNO-FEODALİZM

Dünyanın temel problemlerinden birisi de vahşi kapitalizmin boyut değiştirerek yeni bir döneme adım atıyor olmamızdır.

Tekno-feodalizm olarak adlandırılan bu dönemde, bir yandan teknoloji ve finansın gücü diğer yandan sistemin arsız bir yağma tarafından yönetildiği hissinin giderek artması, Marksist soldan neoliberal, hatta neo- gerici sağa kadar düşünürleri kapitalizmi tamamen terk ettiğimize ve neo-feodalizm çağına girdiğimize ikna etti.

Seksenlerden itibaren insana pompalanan idol (yarı tanrı) oluşturma sistematiği, hümanizm sosuyla harmanlandı ve bu yutturmacada insanlardan harcama bağımlısı küçük tanrıcıklar imal edildi ki tüketim sınırları ortadan kalksın!

Sistematik olarak her kavramın boşaltılmasıyla insanlar tekno feodalizm çağında hiç olmadıkları kadar savunmasızlar.

Matrix filminde bizlere gösterilen insan tarlaları henüz imal edilmedi ancak toplumun süreçlere etkisi o tarlalardaki insanların süreç hâkimiyetine çok yakın.

İYİ HABERLER SONRAKİ YAZIYA KALDI

Zaten dünyada her zaman iki problem vardır.

Birincisi gücün kimde olacağı ikincisi insan yığınlarının nasıl stabil olacağı.

Bizim neslimizin en büyük şanssızlığı da her milenyumda bir olabilecek bu temel hesaplaşma çağına denk gelmiş olmamız.

Global olarak küresel bir savaşın şafağındayken bireysel olarak da tekno-feodalizmle de mücadele etmeye hazırlanmak zorundayız.

Yazının başında yeni dönemde iyi haberler vermek isteğimi söylememiştim ama en azından bu yazı için hevesim kursağımda kaldı.

Yeni dönemde ülkemizde ne gibi gelişmeler olacağına dair de söyleyeceklerimiz yeni yazılarda olacak.

Belki de bir sürpriz yapar ve iyi şeylerden de söz edebilirim…

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.