Geçtiğimiz hafta ne yazık ki zirai don yaşandı ve ülkede geniş bir alanda etkili oldu.
Meclis’te bu olayla ilgili araştırma komisyonu kuruldu, TMMOB’daki ilgili akademik odalar durumla ilgili bilgilendirme açıklamaları yaptı.
Kısacası her şey olağan akışına uygun şekilde, ‘normal’ olarak ilerledi.
SINIR TAŞI
Ta ki CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Yozgat’ta miting alanına; başında kasket, traktör tepesinde ve arkasında traktör konvoyuyla gitmesine kadar.
Özgür Özel göreve geldiğinden bu yana başarılı bir performans sergiliyordu. Alınan yerel seçim galibiyetinin baş aktörlerinden birisiydi.
İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun gözaltına alınmasından bu yana da bilinen CHP yaklaşımlarını ve adımlarını bir kenara bırakarak kendi içerisinde bir ‘anomali’ olan hamlelerle süreci yönetti.
Özgür Özel 19 Mart’tan bu yana hem koltuğunun emanetçisi olmadığını gösterdi hem de ‘CHP Genel Başkanı’ rutinine uymadan hareket etti.
Kabul etmek gerekir ki etkili muhalefet olan; söylem üstünlüğünü kazanmak, kalabalık halk kitleleriyle temas etmek, toplum kesimlerini harekete geçirmek, CHP için sıra dışı ve hatta anomali bir durumdur.
Son Yozgat mitinginden yansıyanlar kısa süre içinde Özel’in, ‘anomaliyi’ kendisi ve CHP için bir ‘vakıa’ haline getirmeyi hedeflediğini gösterdi.
Bu açıdan Yozgat mitinginin, oradaki tablonun, CHP ve Özgür Özel açısından bir sınır taşı olduğunu görüyorum.

HALKTAN KOPUŞ
Neyin sınır taşı derseniz; kavramları, olayları ve hatta kişileri anlamlandırabilmek için karşıtlarına bakmak oldukça etkili bir yöntemdir.
Neredeyse çeyrek asırdır iktidarda olan AK Parti ve kısa dönemler hariç yine neredeyse 70 yıldır iktidara hasret bir CHP…
İktidara geldiği ilk yıllarda halkın tüm kesimlerinden destek alan, toplumun tüm kesimlerinin sıkıntılarını yakından takip edip çözümlerle karşılarına çıkan AK Parti ve kendisini toplumdan izole etmiş elitist bir yapıya bürünmüş CHP.
Zaten bu blokta tek CHP iktidarı Karaoğlan Ecevit ‘Halkçı Ecevit’ sloganıyla bütünleştiğinde elde edebilmişti.
AK Parti başlangıçta ve uzunca bir süre, tarım kesiminden, sanayicilerden, ücretlilerden, bilim insanlarından ve sanat camiasından da destek gördü.
Yoğun bir iletişim halindeydi.
Kendi hedef kitlesi olmayan, hatta kendisine oy vermediğini, vermeyeceğini bildiği gruplarla da diyaloglarını hiç kesmedi.
Ancak son yıllarda bu diyalog ve iletişim kabul etmek gerekirse bir bir kesilmeye başladı.
Çiftçi kesimiyle bağların zayıflaması zaten oylara yansıdı.
Sanat ve bilim camiasındaki muhalif söylemler her zaman vardı ancak bu söylemlere önce cevap verilmeye başlanıldı, sonrasında bu cevaplar oldukça sertleşti; bu kesimlerle de ipler koptu denilebilir.
Gelinen noktada AK Parti’nin yüzde 50’leri bulan oyları hızla düştü ve yüzde 30’lara geriledi.
Kısacası AK Parti bu açılardan CHP’lileşti diyebiliriz.
HALKLA TANIŞMA
Özel’le birlikte, CHP’de büyük halk kitlelerine açılma süreci başladı.
Bu açıdan çiftçilerle olan diyaloglarını ve tarım kesiminin CHP’ye destek verir noktaya gelmesini çok önemsiyorum.
Yoğun halk kitleleri aynı zamanda büyük oy depolarıdır.
Hemen hemen her seçimde CHP’lilerin anlayamadığı şekilde AK Parti’nin kazanmasının ardında da sosyal medyayla pek işi olmayan, sosyal medyadan siyasi paylaşım yapmayan halk kitlelerinin desteği yatıyordu.
-Dünyaları ellerindeki telefonlarından ibaret olan kişiler bu durumu bundan sonra da zaten anlayamayacak orası ayrı bir tartışma alanı.-
AK Parti halktan koparken, CHP halkla tanışıyor diye de özetleyebiliriz.
Bunun nişanesi olarak ilk defa Atatürk’ten sonra bir CHP genel başkanını traktörün üzerinde gördük.
Bu durum bile ikonik bir andı.
Zira CHP Atatürk’ü söylem dairesinden çıkartıp eylemlerle onu hatırlatmaya devam ederse daha başarılı sonuçlar alabilir.

İNADINA ÜRETEN ÇİFTÇİMİZ!
Konunun siyasi yansımalarının ötesinde bir yönü daha var.
Oldukça zor şartlarda, her şeye rağmen ve büyük bir aşkla üretim yapmaya devam eden çiftçilerimiz…
Özgür Özel’in Yozgat mitinginden evvel Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarım Peyzaj A.Ş. Genel Müdürü Sedat Akar’ın ortaya koyduğu ‘Çiftçi Buluşması’nda da çiftçilerimiz yoğun bir katılımla Merinos’u hınca hınç doldurmuştu.
CHP Milletvekili Orhan Sarıbal’ın konuşmasına çiftçiler coşkuyla karşılık vermişti.
Bursa’dan da sinyalini aldığımız bu destek umarım ki gerekli yerlere mesaj olmuştur.
Zira konu siyasetin çok ötesinde ve üstünde.
Ülke olarak üretmeye mecburuz.

(Hemen her konuda işi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlayan siyasetçiler ve tribünlere oynamak isteyen gazetecilerden, Atatürk üzerinden prim kazanmak isteyen herkese karşı büyük bir antipati beslerim. Aynı duruma düşmeyi de asla istemem.)
Çiftçi bir aileden gelen birisi olarak şu yorumu yapabilirim;
Cumhuriyet dönemi ve öncesini de kapsayacak şekilde ülkemizde 250 yıldır tarımla ilgili gerekli adımlar atılmadı.
Bunun tek istisnası kurucumuz Mustafa Kemal Atatürk’tü ancak onun planlamaları ve ortaya koyduğu vizyon da vefatından sonra devam ettirilemedi.
Hatta saçma şekilde ortaya konulan toprak reformu konusu, işi kısır bir siyasi tartışma bataklığına itildi ve gerekli hamleler asla yapılamadı.
Tarımdaki sıkıntılarla, alanıyla ilgili olarak TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası Bursa Şube Başkanı Dr. Fevzi Çakmak’ın açıklamalarını ve dikkati çektiği konuları oldukça önemsiyorum.

Yeri gelmişken lanse edildiği gibi BAOB’daki odalar -bazı kötü örneklerinin dışında- siyasi angajmanla hareket etmiyorlar!