Hava Durumu

Hedef Türkiye mi?

Yazının Giriş Tarihi: 14.11.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 14.11.2024 00:05

Avrupa ülkeleri bir bir silahlanma bütçelerini açıklıyor.

Almanya Başbakanı Olaf Scholz, Maliye Bakanı Christian Lindner'i görevden aldı.

Görevden almaya ve koalisyonun dağılmasına giden süreç ikili arasındaki silahlanma konusundaki görüş ayrılığına dayanıyordu.

Almanya silahlanma bütçesini koalisyonun dağılması pahasına arttırmaya hazırlanıyor.

Almanya'nın ardından Fransa'da 2023 yılında yürürlüğe koyduğu 463 milyar dolarlık ek bütçeden daha büyük bir meblağa ulaşması bekleniyor.

Avrupa ülkelerinin birbiri ardına silahlanmaya hız vermesinin ardında Ukrayna Savaşı, Çin Rusya yakınlaşması gibi sebepler yatıyor.

Batı bloku tıpkı 2. Dünya Savaşı'yla başlayan süreçte olduğu gibi yine saflarını sıklaştırıyor.

Soğuk savaş döneminde rotasını batı blokuna kıran Türkiye yeniden bir saf belirleme aşamasında olabilir!

İki bloktaki saflar sıklaşırken denge diplomasisi uygulayarak hareket edebilmek en iyisi gibi görünse de bunu yapmamıza olanak tanınır mı orası muğlak.

SAVAŞLAR TARİHİ

Zira tarihe baktığımız da hangi çağda olursak olalım; Anadolu coğrafyası ya da biz Türkler o çağın global savaşının içinde bulunmuşuz kendimizi.

İlk çağın dünya savaşı diyebileceğimiz Truva Savaşı, Anadolu topraklarında meydana geldi. Agamennon’un kurduğu batı blokuna karşı Anadolu ve Mezopotamya'dan binlerce asker ticaret ortakları Truva’ya yardım için akın etti.

Yine Orta Çağ'ın dünya savaşı olarak adlandırılan Katalon Muharebesi'nde Büyük Attilla'nın ordusunda birçok farklı etnik grup varken Roma ordusu da müttefik kuvveti hüviyetindeydi.

1. Dünya Savaşı'nın tam göbeğinde yine yer aldık.

Sıklıkla eleştirilir ancak İttihat ve Terakki'nin savaşa katılmama gibi bir opsiyonları olduğunu sanmıyorum.

DOĞU BATI ÇEKİŞMESİ PART 21

Yeni bir global savaşın eşiğindeyiz ve Türkiye olarak iki blok arasında bulunuyoruz. Uzun zaman sonra eski medeniyetler dediğimiz Rus, Çin ve İran oldukça yakınlar. Birbirlerine kara bağlantısını koparmak imkânı bulunmuyor.

Mevcut ekonomik ve politik düzenin değişmesi argümanı üzerine bir araya gelmişler.

Karşıda bulunan batı bloku ise Rönesans ve Buhar Devrimi ile elde ettiği gücü ve baskın konumu kaybetmek istemiyor.

Bu sorunun çatışma olmadan çözümlenebileceğini düşünmek bana kalırsa sadece tatlı bir hayal.

Doğu-Batı çekişmesinin 21'inci yüzyıl raundunun başlangıç gongu çalmak üzere.

TÜRK SİYASETİNE KISA BAKIŞ

Bilindiği gibi Türkiye 2. Dünya Savaşı'na İnönü döneminde katılmamış ancak mali olarak savaşa giren ülkelerden çok daha kötü bir tabloyu yaşamıştı.

Çevremizde cereyan eden Ukrayna Savaşının küresel etkilerinden en çok etkilenen ülkelerden birisi de Türkiye oldu.

Ekonomimiz gerekli yapısal reformların yapılmaması, sistem istikrarının olmaması gibi temel nedenlerle birlikte, yıpranan hükümet sebebiyle de oldukça kırılgan bir durumda.

Halkın bir kesimi Erdoğan ve Devlet Bahçeli'ye karşı büyük bir reddetme tavrına bürünmüşken;

Hükümet kanadı sadece yaklaşan tehlikeye karşı fokuslanmış gibi.

Oysaki ekonomik sıkıntılar da en az dış politik tehlikeler kadar önemli. Hükümetin karşısında yer alan CHP 31 Mart seçimlerinde aldığı başarının motivasyonuyla genel seçimlerde nasılsa kazanırız havasına girdi diyebiliriz.

Öyle ki kazanılmasına kesin gözüyle baktıkları zaferi kimin kazanacağının mücadelesi içindeler.

Ekrem İmamoğlu ile Mansur Yavaş açıktan açığa adaylık yarışına girmiş durumda.

Her ne kadar bu durumu Bahçeli'nin İmamoğlu ve Yavaş'a: Bugünden cumhurbaşkanı adaylığına soyunmaları namertliktir" yorumu gibi yorumlamak mümkün olmasa da şimdiden böyle bir çekişme içine girmeleri halkta iyi bir intiba vermiyor.

Öte yandan belediyelerin yoğun konser programı ve konser bütçelerinin aşırı yüksek olması da ayrı bir tartışma konusu.

OLASI SENARYOLAR

Seçmen davranışları incelendiğinde Türk halkının iktidar ve muhalefeti gayet iyi takip ettiği ve ikisinin de hatalarının cezasını sert bir şekilde keseceğine neredeyse emin gibiyim.

Şu an kimsenin ufukta görünmediğini kabul etmekle beraber 2028’de tıpkı 2003'te olduğu gibi tüm siyasi partilerin süpürülmesi bana hiç sürpriz olmayacak.

Halkımız kendisine verilen seçme hakkını en iyi şekilde kullanmayı bildiğini tüm seçimlerde gösterdi. Erken genel seçim konuşmaları muhalefette olduğu kadar Bahçeli'nin Erdoğan'ın tekrar aday olmasını sağlama çıkışı da erken seçim ihtimalini arttırıyor.

Bana kalırsa erken seçim sanıldığının aksine muhalefetin kesin bir zaferiyle sonuçlanmayacak.

Zira seçmenimiz dünya üzerindeki en pragmatik seçmendir!

Dünya'nın savaşın arifesinde olduğu bir ortamda yıpranmış da olsa, bazı basit konularda inatlaşmaya gitmekten kendini alı koyamasa da Erdoğan'ın tecrübesini kullanmak isteyebilir.

Muhalefetin konser ve yer kapma mücadeleleri yaklaşan tehlikeye karşı halkı Erdoğan'a doğru yaklaştırabilir.

HAVANDA SU DÖVME SİYASETİ

Son olarak Bursa'da CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, AK Parti İl Başkanı Davut Gürkan ve Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı üçlüsü arasında yoğun bir atışma yaşandı.

Tarihi yerlerdeki güvenlik görevlilerinin kaldırılmasına yönelik Gürkan'ın çıkışına Yeşiltaş ve Bozbey'den cevap geldi. Konu yeni açılan Atatürk heykelinin gölgelenmek istemesine kadar geldi.

Anladığım kadarıyla ülkemizde muhalefet etmeyi kimse bilmiyor.

Gürkan liderliğindeki AK Parti kadrolarının muhalefet etme refleksini Bursa için olumlu bulsam da ele aldıkları konuların daha iyi seçilmesi gerektiği çok bariz.

Bu düşüncem son güvenlik görevlilerinin çekilmesi konusundan öte 31 Mart sonrası genel duruma yöneliktir.

CHP'nin de konuyu heykel hizmetinin gölgelenmek istemesi noktasına taşıması da baya bir zorlama çıkış diyebiliriz.

Keşke her iki taraf Bursa'nın gerileyen kış ve termal turizmi, depreme karşı alınacak tedbirler, trafik ve hava kirliliği, göç gibi ciddi konularda karşı karşıya gelse…

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.