Hava Durumu

Darbeler devletimiz kadar eski

Yazının Giriş Tarihi: 18.09.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.09.2024 19:12

Demokrasi tarihinin kara lekesi olan 27 Mayıs 1960 Darbesi'nin ardından bugün demokrasi müzesi hâline getirilen Yassıada'da hukuk tekrar çiğnenmiş ve Başbakan Adnan Menderes, Maliye Bakanı Hasan Polatkan, Dışişleri Bakanı Fatin Rüştü Zorlu ve Cumhurbaşkanı Celal Bayar'a idam cezası verilmişti.

Celal Bayar'ın hükmü yaş haddinden ötürü infaz edilmezken ülkenin başbakanı, maliye ve dışişleri bakanları infaz edilmişti.

İdamların yıl dönümünde demokrasi şehitlerimizi rahmet ve saygıyla anıyoruz.

Ruhları şad olsun…

DÖNGÜSEL GERÇEKLİK

Devlet kurduğumuz ilk günden bu yana darbeler de tarihimizden eksik olmamış.

Tarihimiz zaten; devlet kurma, büyüme, hükmetme ve bir taraftan da darbeler yapma şeklinde kurgulanmış.

Beş bin yılı bulan bu süreç adeta döngüsel bir gerçeklik olarak kurduğumuz tüm devletlerde kendisini gösteriyor.

Metehan'ın -kuvvetle muhtemeldir ki efsanelere konu olan Oğuz Kağan kendisidir- babası Teoman'a karşı yapmış olduğu ve etkileyici bir de hikâyesi olan darbeyle birlikte başa geçmesiyle başlayan darbeler süreci bugüne kadar devam etmiştir.

Mete bilindiği gibi ordumuzu kuran kişidir.

Ordumuzun kurulmasıyla birlikte darbe yapıyor olması kuruluş kodlarına işlenmiş bir durum aslında.

TÜRK ORDUSU GÖZ BEBEĞİMİZ

Dünya üzerindeki her milletin ön plana çıkan çeşitli özellikleri var.

Bizim özelliğimiz de teşkilatlanarak devlet kurabilmemiz ve ordu millet vasfımız.

Askerimiz savaş kabiliyeti açısından son derece üstün bir noktada.

Dünya savaş tarihine giren, birçok imkânsız mücadeleden zaferle ayrılmayı bilmiş bir ordumuz var. Ordumuzun kahramanlığı ve bu özelliği ile ne kadar övünsek azdır.

Hele ki ülkemizin ateş çemberiyle çevrili olduğu şu günlerde ordumuz göz bebeğimiz durumunda.

Bu anlamda darbelerle ilgili yazarken ordumuza toz kondurmayı asla düşünmeyiz.

KATEGORİLERİNE GÖRE MÜDAHELELER

Tarihimize bakıldığında kesintisiz devam eden bir Türk devleti olduğunu sadece yönetimde olan ailenin değiştiğini düzenin ve törenin etrafında Türklerin kısa sürede yeniden teşkilatlanarak devleti ebet müddet devam ettirdiğini görüyoruz.

Saltanat ailelerinin değişimi de silahlı müdahalelerle oluşuyor.

Cumhuriyet dönemine kadar yapılan ve teknik anlamda darbe diyebileceğimiz bu müdahaleler farklı bir kategoriye giriyor.

Mesela Dandanakan Savaşı’yla -kısa süreli bir meydan savaşı değildir. 7-8 ayı bulan bir dizi çatışmadır- yönetici aile değişmiştir.

Ya da Yavuz Sultan Selim'e yeniçerilerin desteği bu kategoride yer alabilir.

BAB-I ALİ BASKINI

Modern anlamda darbe dilebileceğimiz ilk olay sanırım Bab-ı Ali baskınıyla İttihat ve Terakki'nin gücü ele geçirmesi diyebiliriz.

Sonrasında Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nı verdiği sıralarda akıllıca yaptığı siyasi manevralarla kendisine muhalif olanları, ittihatçıları (Enver Paşa) ve son olarak da Osmanoğlu ailesini saf dışı bırakması uzun süren bir darbe olarak tanımlanabilir.

Cumhuriyet Dönemi'nden sonra ise gerek yapılma sebepleri gerek yapılması için tetikleyici olan dış güçler gerekse de sonuçları açısından darbeler son derece kötü süreçleri meydana getirdi.

HALK SESSİZ DİRENİŞTE

Türk demokrasi tarihinde darbeler döneminin açılması da 1960 darbesiyle başladı.

Ordumuz içinde yuvalanan kökleri dışarıda olan cuntaların harekete geçmesi şeklinde cereyan eden darbeler de, ülke istikrarsızlaştırılarak darbeye hazır hale getirildi.

1960, 1971 muhtırası, 1980 darbeleri bu şekilde devam etti.

28 Şubat süreci de kabul etmeyenler olsa dahi bu silsilenin bir parçasıydı.

Sonrasında 2007 e-muhtıra süreci de bana kalırsa darbeler tarihimize eklenebilir.

Tüm bu darbelerden sonra ise demokrasiye geçilen ilk seçimde halkımız sessiz direnişini sandıkta göstererek darbeyle uzaklaştırılan siyasal görüşü yeniden iktidara getirdi.

Demokrat Parti'nin devamı olan Adalet Partisi'nin iktidara gelmesiyle başlayan süreç e-muhtıra sonrası AK Parti'nin oylarını arttırmasıyla aynı cevabın farklı tezahürleridir.

Türk tarihi boyunca hiç bir kategoriye girmeyen darbe girişimi ise Fetöristlerin yaptığı 15 Temmuz hain darbe girişimidir.

Hiç bir değer yargısı ve kalıba uymayan bu girişim halkımızın sağduyusuyla bertaraf edilerek ülkemiz kaosa teslim edilmedi.

15 Temmuz'u saydığımız tüm müdahalelerin dışında bir yerde tutmalıyız.

TEYAKKUZDA OLUNMALI!

AK Parti içindeki bazı gurupların özellikle 28 Şubat yıl dönümlerinde; ‘Türkiye'de Darbeler Dönemi açılmamak üzere sona ermiştir’ tarzı paylaşımlarını oldukça safdil bir yaklaşım olarak görüyorum. İktidar ile askerin arasındaki ilişki beş bin yılı geride kalmışken ve ordu her daim iktidara karşı gücünü göstermekten imtina etmemişken bu söylemler içi dolu sözler değil.

Darbeye karşı olmak demek, ‘darbeler dönemi kapanmıştır’ diye iddia etmek anlamına gelmiyor ne yazık ki!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.