Türk savunma sanayisi, dünya çapında kendisini kanıtlamış ve başarılı adımlarla yoluna devam etmekte diyebiliriz; zira yeni anlaşmalar ile sürdürülebilirliği yakalamış durumda.
Bunun son halkası ise Portekiz ile yapılan anlaşma oldu.
Türkiye, savunma sanayisinde yeni bir tarihi imza attı. STM, Portekiz Deniz Kuvvetleri için iki adet denizde ikmal ve lojistik destek gemisi tasarlayıp inşa sürecini yönetecek. Anlaşma ile Türkiye, Avrupa Birliği ve NATO üyesi bir ülkeye ilk kez askerî gemi ihraç etmiş olacak. Bu, Türk savunma sanayisinin geldiği en önemli aşamalardan birini oluşturmaktadır diyebiliriz. Daha önce ise Türkiye’den silahlı insansız hava aracı alan ilk NATO ülkesi olarak Polonya kayıtlara geçmişti.
Makine ve Kimya Endüstrisi A.Ş. (MKE) ise Kosova’da NATO standartlarında mühimmat üretimi yapacak modern bir fabrika kurmak için projelere imza atmış durumda.
Diğer bir yandan ise BAYKAR, özellikle TB2 SİHA üretimi ile Rusya-Ukrayna Savaşı’na damgasına vurmuş ve Ukrayna’da planlanan ve TB2-AKINCI İHA’ların üretileceği bir fabrika kurmak üzere açılışlarını planlanmakta. İnsansız hava araçlarının üretimini yerelleştirmek için teknoloji transferini içeren insansız hava aracı sistemi teknolojilerinde bir mükemmellik merkezi kurarak Ukrayna’da daha fazla yatırım yapılması planlanmakta. Bu durum, özellikle yurtdışında talebin oldukça yüksek olduğunu göstermektedir.
Türkiye, ayrıca bir müttefiki olarak Ukrayna adına Karadeniz’de gücünü arttırması için korvet gemiler inşa etmektedir. Bunların ilki olan Getman İvan Mazepa 2022’deki törenle denize indirilmiş ikinci korvet Getman İvan Vıgovskıy ise 2024 tarihinde denize indirilmiştir. Bu noktada Türkiye’nin Karadeniz güvenliğinde öncü rolü oynayarak müttefiki Ukrayna’nın askerî kapasitesini arttırma yolunda çabalar harcadığını da belirmemiz gerekli ki bu korvetler özellikle Ukrayna’nın deniz filosunu büyütmesi açısından oldukça değerli bir gelişme.
Türk savunma sanayisi geliştirdiği askerî teknoloji ile ayrıca terör yuvalarına da göz açtırmamaktadır. Özellikle savunma sanayisi, artan kapasitesi ile terörü kaynağında yok etme ve bu yolla teröre oldukça ağır darbeler indirme yolunda ilerlemektedir ki hepimizin bildiği üzere alçak terör örgütü TUSAŞ’a bir saldırı düzenlemişti. Bu durum aslına bakarsak Türk savunma sanayisinin terör tarafından neden hedef alındığını da ortaya koymaktadır. Çünkü savunma sanayimiz bu noktada teröre karşı oldukça büyük askerî teknolojileri hayata geçirmektedir. Bu konuda parola net: Terör ortadan kalkana kadar mücadele esas…
Türk savunma sanayisine yapılan yatırımlar özellikle son 19 yılda bir devrim yaşanmasına vesile olmuştur. Türkiye’nin özellikle bulunduğu coğrafyada askerî teknoloji alanında güçlü olması büyük kabiliyetleri de beraberinde getirmekte ve bu, bir nevi coğrafyanın da zorunlu tuttuğu bir olgu Türkiye’nin bu yatırımları dışa bağımlılığını azaltırken, askerî teknoloji açısından da oldukça büyük gelişmeler göstermeye devam etmektedir. Özellikle artan ihracat rakamları gelişmenin artan boyutlarını gözler önüne sermektedir. Bu durum, Türk savunma sanayisinin kendisini savaş sahasında ve terörle mücadeleye karşı ispatladığının bir neticesidir diyebiliriz. Başarısını sahada bilfiil ispat etmiş olan silahlı insansız hava araçlarının tasarımı, üretimi ve satışında dünyanın ilk 3-4 ülkesi arasında yer aldığımızı da belirtmemiz gereklidir.
Türk savunma sanayisi başarılarına devam ederken Türkiye, askerî teknoloji noktasında önde gelen ülkelerden biri olmaya devam edecektir. Bu durum Türkiye’ye dış politikada büyük avantajlar sağlarken, bunun yanı sıra terörün kaynağında bitirilmesi açısından da büyük avantajların oluşmasını sağlamaktadır.