Hava Durumu

Rusya’nın nükleer doktrininde değişim ve etkileri

Yazının Giriş Tarihi: 18.10.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 17.10.2024 20:06

Rusya, nükleer stratejisini soğuk savaş döneminden bu yana birçok kez güncellemiştir. 1993, 2000, 2010 ve 2020 tarihilerindeki doktrin değişiklikleri, her seferinde Rusya’nın ulusal güvenliğini güçlendirmek ve değişen jeopolitik tehditlere yanıt vermek amacıyla yapılmıştır.

Özellikle 2020 tarihinde Rusya Devlet Başkanı Putin’in onayladığı doktrin ile Rusya’nın nükleer silah kullanma eşiğini daha esnek hâle getirilmiştir. Rusya 2020’de ortaya koyulan doktrin ile birlikte nükleer caydırıcılığını genişletmeyi yani müttefik olarak gördüğü devletlere saldırıları engelleme ve bir nükleer şemsiye altına alma girişimi uygulamıştır.

En önemlisi ise önceki doktrinlerden ayrı olarak savunma amaçlı değil, konvansiyonel savaşta dahi ilk nükleer saldırı opsiyonu üzerinde durmuştur. Bu durum, Rusya’nın nükleer konusunda tavizsiz olabileceği ve uygulamaya koyabileceği noktasında soru işaretleri oluşmasına sebebiyet vermiştir.

Bu değişimlerin nedenlerine bakarsak özellikle NATO’nun genişleme hamleleri ve Batı gücünün Rusya sınırına yaklaşması en önemli sebeplerden diyebiliriz. ABD’nin füze savunma sistemlerini Doğu Avrupa’ya taşıması, Avrupa’daki askerî tatbikatlar ve ABD’nin “Orta Menzilli Nükleer Kuvvetler Anlaşması”ndan çekilmesi, Rusya’nın kendini savunma altına alması sürecini daha da hızlandırmış ve bu tarz gelişmeler, Rusya’nın Ukrayna üzerindeki baskılarını arttırmasını sağlamıştır. Keza, özellikle NATO’nun Ukrayna ile ilişkilerini arttırması Rusya açısından kırmızı çizgi hâlini almış ve 24 Şubat 2022 tarihinde Ukrayna’yı işgal hareketine başlamıştır.

Rusya, özellikle 2020 tarihinden sonra 25 Eylül 2024 tarihinde Devlet Başkanı Putin tarafından yeni bir nükleer doktrin değişikliğine gitme kararı almıştır. Bu kararla birlikte Rusya’nın nükleer silah kullanımı koşullarını değiştirdiğini ve geniş bir alana yaydığını görmemiz mümkündür.

Bu yeni nükleer doktrin, özellikle Ukrayna’nın aldığı yardımların artması ve özellikle uzun menzilli silahların kullanımı noktasında Rusya’nın karşı cevabı olarak nitelendirmemiz doğrudur; zira Ukrayna’nın aldığı yardımlar ve Ukrayna’nın bu silahları Rus toprakları içerisinde kullanımı, Rusya’nın güvenliğine birinci tehdit olarak görülmektedir. Bu doğrultuda Rusya’nın nükleer doktrini değişiminde “Nükleer bir güce sahip olmayan bir devletin nükleer bir güce sahip bir devlet desteğiyle Rusya’ya saldırısını ortak saldırı olarak değerlendirecek.” ibaresi oldukça önemlidir. Bu, özellikle Rusya’nın Ukrayna’ya işgal girişimini başlatması sonrasında en büyük caydırıcılık kartı olarak öne çıkmaktadır ki Batı ülkeleri de bundan oldukça çekinmektedir. Bu yeni nükleer doktrinin amacı özellikle Ukrayna’ya verilen desteğin artması sonrasında bir gözdağı olarak değerlendirilebilir.

Rusya, bu yeni nükleer doktrini ile Ukrayna’ya verilen desteğin en azından bazı Avrupa ülkeleri tarafından kesilmesini hedeflemektedir. İlaveten, Nükleer caydırıcılık Avrupa ülkelerini ABD’ye daha fazla yakınlaştırmakta ve NATO içerisinde bir birlik oluşmasını sağlamaktadır. Bu durum, karşılıklı stratejik bir caydırıcılık dengesi oluşturmaktadır diyebiliriz.

Rusya’nın özellikle Ukrayna’da oldukça fazla askerî harcama yapması ve belirli zamanlarda oldukça fazla zayiat vermesi ve en önemlisi Rus topraklarına içine savaşın taşınması, nükleer konusunda Rusya’nın ciddi olduğunu gösterebilir. Bu, silahlanmanın daha fazla artmasını ve dünyayı savaş tehlikesi altında bırakabilecek bir durumdur diyebiliriz.

Uluslararası toplum ve örgütler bu değişimleri dikkate alarak stratejik istikrarı sağlamak adına daha etkili diyalog ve iş birliği yolları geliştirmelidir; lakin dünya şu an etkisiz bir uluslararası toplum ve örgütlenme döneminden geçmektedir.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.