Hava Durumu

ABD seçiminde zafer Donald Trump’ın

Yazının Giriş Tarihi: 08.11.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 08.11.2024 00:05

ABD’de uzun soluklu ve bir o kadar gergin bir seçim dönemi yaşandı. Bu seçim sonucunda 45. ABD Başkanı Trump, bu sefer 47. ABD Başkanı olarak seçildi. Trump, özellikle ilk seçim döneminden sonra yoğun eleştirilere konu olmuş biri olsa da görünen o ki ekonomi yönetimi ve savaşları bitirme sözü ABD halkına oldukça cazip gelmiştir.

Trump özelinde dış politika retoriklerine baktığımız zaman, özellikle ilk olarak Çin ile ilişkiler öne çıkacaktır; zira güvenlik, teknoloji ve ticaret açısından ABD dış politikasının merkezinde yer alan bir ülke ve Trump açısından oldukça tehlikeli bir ülke olarak görülmektedir. Trump, özellikle Çin’e karşı oldukça agresif ve korumacı bir politika takip eden bir siyaset yürütecektir. Ticaret savaşı alanında gümrükler ve Çin’e olan bağımlılığın azaltılması noktasında Trump, etkili bir yönetim sergileyecektir diyebiliriz. Trump, ilave olarak seçim kampanyası süresince ticarette doları kullanmayan ülkelere yüzde yüz gümrük vergisi tehdidi savurmuştu. Bu durum, direkt olarak BRICS’e işaret etmektedir diyebiliriz.

Rusya-Ukrayna Savaşı ve Avrupa’nın güvenliği açısından baktığımızda Donald Trump, Ukrayna’daki savaşı bir an önce bitirmeyi taahhüt etmiş ve özellikle askerî yardımları azaltma noktasında isteğini net olarak ortaya koymuştur. Göreve geldikten sonra özellikle Rusya Devlet Başkanı Putin ile görüşmesi net olarak beklenmektedir. Bu durumda Ukrayna’yı belirli bir barışa zorlayabilecek bir ABD stratejisi ortaya çıkabilir. Fakat bu durum bir yandan Avrupa’nın ABD’ye olan yakınlığını zedeleyecek sorunlardan birini oluşturacaktır; zira Trump, NATO’nun etkisizliğine inanmaktadır. Trump, özellikle Rusya’yı Çin’e nazaran daha farklı bir gözle görmektedir diyebiliriz. Bunun sebebi de kısaca ekonomidir. Trump, Ukrayna’nın ABD’nin dış politikasında yer etmeyecek kadar küçük bir sorun olduğunu düşünmektedir ki seçim kampanya konuşmalarında da Zelensky’i sık sık eleştirmiştir.

Trump’ın dış politikasında yer edecek diğer bir önemli konu ise İsrail’dir. Trump İsrail’in tamamen safında yer alan bir profil çizmiş ve seçim kampanyasında İsrail üzerinden rakibini sürekli eleştirmiştir. Kendisini İsrail’in koruyucusu olarak gören Trump, 2017’de Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak resmen tanımış ve ABD Büyükelçiliğini Tel Aviv’den Kudüs’e taşımıştır. Bu adım, on yıllardır süregelen Amerikan politikasından önemli bir sapma olarak sembolik bir hamle olmuştur. 2019’da Trump, İsrail’in 1967’de Suriye’den ele geçirdiği ihtilaflı Golan Tepeleri üzerindeki egemenliğini tanımıştır. Ayrıca İsrail ile bazı Arap ülkeleri arasında ilişkilerin normalleşmesini sağlayan İbrahim Anlaşmaları’nın hayata geçirilmesinde de kilit rol oynamıştır. İlave olarak, İsrail’in Batı Şeria’da ve Ürdün Vadisi üzerinde Yahudi yerleşimcilerin tamamen yerleşmesini onaylayan ve Filistin topraklarının İsrail kontörlüne kalmasını sağlamaya çalışan bir politika takip etmektedir. Trump, 47. ABD Başkanı olarak da bu politikayı net olarak takip edecek ve İsrail’e olan desteğini arttıracaktır.

Trump’ın özellikle seçmenler üzerinde bir diğer ilgi çeken yanlarından birisi ise net olarak ekonomi yönetimi olmuşa benzemektedir. Özellikle ilk başkanlığı dönemindeki vergi reformu ki bu reform ile kurumsal vergileri %35’ten %21’e düşürmüş ve bireysel gelir vergilerinde de kesintiler uygulamıştır. Bu reform, ABD ekonomisine kısa vadede bir büyüme sağlarken şirketler ellerindeki nakitleri artırmıştı. Trump’ın seçim kampanyasında sürekli öne sürdüğü meselelerden biri yine vergi reformları olmuştur yeni döneminde de vergilerde kesinti uygulayacağı kesindir diyebiliriz. Trump ilk olarak ilk döneminde iş dünyası üzerindeki federal düzenlemeleri hafifletmiş çevre, enerji ve finans sektörlerinde düzenlemeleri azaltma yoluna gitmiştir yeni dönem başkanlığında da iş dünyası için regülasyonları azaltacağı nettir.

Trump döneminde ekonomiye güvenin bir diğer sebebi işsizlik oranlarında özellikle pandemi öncesi oldukça düşük bir seyir izlemiş olmasıdır. Ayrıca Trump döneminde ABD ekonomisi istikrarlı bir büyüme yakalamıştır. Bu duruma en büyük ket vuran olay ise COVİD-19 olmuştur. Özellikle pandeminin başlaması, süreci büyük ölçüde engellemiş ve işsizlik oranları hızla yükselmeye başlamıştı. Trump bu dönemde pandeminin sıkı önlemlerine sert çıkarken ekonomi paketleriyle de destek sağlama yoluna gitmiştir. Bu yeni dönemde ise pandemi sonrasında ABD ekonomisinde tekrardan istikrar olacağına kesin gözüyle bakılmaktadır.

Trump’ın ekonomi yönetiminin bir diğer parçasını enerji bağımsızlığı üzerine kurmasına borçludur; zira ABD’nin petrol ve doğal gaz üretimini arttırma isteği Trump döneminde yaygın bir süreçti. Bu durumla birlikte enflasyonla mücadele ve enerji fiyatlarını düşük tutma politikası izleyecek bir görüntü çizmektedir. İlave olarak Trump’ın en önemli vaatlerin biri göç kontrolü olmuştu. Bu durumla başa çıkmak adına sınır güvenliklerini arttırma ve Meksika sınırına duvar inşa etme önlemleri gibi fikirler gündeme gelecektir diyebiliriz.

Sonuç olarak; Donald Trump’ın seçmenlerin ekonomik kaygılarına odaklanan popülist bir yaklaşımı benimsemesi ve “Önce Amerika” temasıyla dış ve iç politikada bağımsızlık vurgusu yapması, ABD halkı içerisinde olumlu karşılanmış ve Trump’a bir şans daha vermişlerdir. Trump’ın savaşın olmadığı bir dünya profili çizmesi ise en çok izlenecek ve takip edilecek olaylardan biri olacaktır.

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.