Ülkemizin kurtarıcısı, Cumhuriyetimizin kurucusu ezeli ve ebedi reisicumhurumuz Mustafa Kemal ATATÜRK’ün en önemli devrimlerinden biri de kara çarşafa ve kafes arkasına sokulmuş, sosyal hayattan dışlanmış Türk kadınını spor dünyasının içine sokmasıdır. Cumhuriyetin ilanı ile birlikte atletizm sahalarında, tenis kortlarında görülmeye başlayan Türk kızları 1926 yıllarından sonra kürek, eskrim ve yüzme dallarında da erkek sporcularımızın yanında yer almaya başladılar.
Taksim stadında Galatasaray ve Fenerbahçe kulüpleri sporcularının eşleri, kız kardeşleri ve kulüp üyelerinin yakınları olan ilk bayan atletlerimiz MÜBECCEL HÜSAMEDDİN (ARGUNTEK): FB), NERMİN TAHSİN(GS Kulübü’nün 1413 no.lu üyesi) EMİNE ABDULLAH (GS. Kulübü’nün 1562 no.lu üyesi) NERİMAN MUHİDDİN HANIMLAR (MÜBECCEL ARGUNTEK (Doğum: 1910-Vefat: 27.4.1982, İstanbul); spora 1926 yılında atletizmle başladı. 1929 yılında Çapa Eğitim enstitüsünü bitirdi, jimnastik eğitimi için İsveç’e gönderildi. Döndükten sonra İstanbul Halkevi ve çeşitli okullarda jimnastik öğretmenliği yaptı.
Sporu bıraktıktan sonra uzun yıllar Londra’da BBC Türkçe yayınlar servisinde spikerlik ve sunuculuk yaptı. 1972’de, İstanbul’da vefat etti.) Çalışmaya başlarken Anadolu yakasında şimdiki FB kulübünün olduğu yer o zamanki ismi ile Kuşdili çayırında, Kurbağalıdere kenarındaki kulüp binasının çimento kortunda Tevfik Hacar (Taşçı) beyin çalıştırıcılıklarını yaptığı VECİHE TAŞÇI: (GÖKÇEN): Doğum: 1905, vefat: 2002), Mediha BAYDAR, HİDAYET KARACAN ve ADRİEL SADAK hanımlar da tenis çalışmaları yapıyorlardı. FB Kulübü kortlarında yetişen bu sporcularımız da FB Kulübü’nün yönetici ve sporcularının eşleri idi.
1920’li yıllarda kürek çalışmaya başlayan bayan sporcularımız SEMİNE EVRENOS, Kamil Ethem’in kardeşleri Melek ve Belkız hanımlar, Kadri Reşit Paşa’nın kızları Şefika ve Müşfike hanımlardan sonra 1925’te SEVİM ŞAMLI, ZEKİYE FARUKİ, NİNİ İZZET MECDİ, LAMİA VE MÜŞFİKA ANDAY KARDEŞLER, SEMİNE HANIMIN KARDEŞİ BEDİA EVRANOS HANIMLAR, 1927’de HELLEN PAOLİNOJ, GÜZİN ASIM DİNO, NEVZER SANER, NEŞİDE KEREM, BELKIZ ETHEM SOYSAL Hanımlar, 1930’lu yıllarda FB KULUBÜ’NDEN NEZİHE (1911), FİTNAT (1910) ve Melek ÖZDİL (1916) HANIMLAR, yüzmede Türk kadını ilk ay-yıldızlı formayı yine Atatürk zamanında giydi. LEYLA ASIM TURGUT VE CAVİDAN ERBELGER Hanımlar, 1933 yılında Rusya‘da yapılan ikili yarışmalarda ay-yıldızlı forma ile yarışan ilk Türk kadınları idi. Leyla Asım Turgut, eski sefirlerden Asım Turgut Bey’in kızı olarak Almanya’da doğmuş, öğrenimini Almanya’da yapmış ve Avrupa’nın çeşitli ülkelerinde bir Türk kızı olarak yarışmıştı. Türk kadınını kafes arkasında yaşayan peçeli, çarşaflı hanımlar olarak tanıyan Avrupalılar, ilk kez bir Türk kadınını mayo ile yüzme havuzunda birincilikler kazanırken görüyorlardı. Leyla Hanım, Almanya’da öğrenimini yapıp yüksek mimar olarak yurda döndükten sonra da FB Kulübü’nde yüzme hayatına devam edip 30 Türkiye rekoru kırma başarısı göstermişti.

Leyla Hanım çok yönlü bir sporcu olarak atletizmde yüksek atlamada 1.43m atlamış, Viyana’da kaldığı süreçte patenli buz hokeyi takımının kaptanlığını da üstlenmişti. Tıp Doktoru olan ağabeyi Demir Turgut Bey de GS Kulübü’nde ünlü bir yelkenci olarak spor Dünyasında isim yapmıştı. Leyla Hanım, Aktif sporu bıraktıktan sonra Modaspor Kulübünde su sporları branşlarının kurulmasına öncülük etmişti. 1930 yıllarının ünlü bayan yüzücüleri arasında tramplenci Perihan Hanım ile GS kulübünden eski atletizm Federasyon Başkanı, Türk atletizm hayatının unutulmaz ismi, komple sporcu Naili Moran’ın kız kardeşi NAZLI TLABAR da bu dönemin ünlü yüzücülerinden biri idi….
TÜRKİYE’DE BAYAN SPORUNDA İLKLER:
Türkiye’de kadınlar arası ilk atletizm yarışması,12 Şubat 1926’da Kadıköy’de o zamanki adı ile Kuşdili çayırı, İttihatspor sahasında (bu günkü adı ile FB stadının olduğu yer) yapıldı. Dönemin 13 Şubat 1926 tarihli İKDAM gazetesinde bu yarış şöyle anlatılıyor: “Saat 10.30 dan itibaren, genç hanımların koşmalarını seyretmek isteyen büyük bir kalabalık stadı erkenden doldurmuştu. Saat 11.00’de yarışacak sporcu hanımlar, yanlarında çalıştırıcıları Ömer Besim Koşalay Bey ile birlikte sahaya çıktılar. Ömer Besim Bey, daha önce yapılan yarışmalarda, böyle bir kalabalığı görmediği için, yarı şaka, yarı ciddi: “Anlaşıldı, bir daha atletizm müsabakaları tertip edildiği zaman hanımlar da erkeklerle beraber koşmalı, bak tribünler nasıl dolacak demek ki.” dedi. Yarışma için gelen 20 hanımdan heyecanını yatıştırabilen ve cesaretini toplayan 7 hanım, İttihatspor kulübünün binasından sahaya çıktı ve fotoğrafçıların hücumuna maruz kaldılar. İkdam gazetesinin fotoğrafçısı ile birlikte profesyonel ve amatör 14 objektif, hanımları görüntülemek için büyük gayret içindelerdi. Ömer Besim Bey’in müdahalesi ile fotoğrafçıların elinden kurtulan hanımlar 2 yarış için gruba ayrıldılar; 60 m’lik sürat yarışına 3atlet katıldı: Mübeccel Hüsameddin hanım (FB), 11.10’luk derecesi ile birinci olarak bitirirken, 1 metre ara ile Emine Hanım ikinci, Safiye Hanım, 3. olarak bitirdiler. Yarışı kazanan Mübeccel Hanım, Gazetecilerin “Nasıl şampiyon oldunuz?” sorusuna “Çalıştım, bir haftadır antrenman yapıyordum” cevabını verdi 300 m. İkinci yarış olan 300 m. mukavemet koşusuna Mübeccel hanım, Yeliz , Nermin, Minnoş ve Mürüvvet hanımlar katıldılar. Yarışı FB kulübü atleti Mübeccel hanım kazanırken, ikinciliği de GS takımından Nermin Tahsin hanım kazandı. Şampiyon Mübeccel Hanım, gazetecilerin, “Hangi sporları yapıyorsunuz?” sorusuna; “İlk zamanlar jimnastikle ilgilendim, her spordan bir parça yapıyorum, hokey de oynuyorum. En severek yaptığım spor hokeydir” cevabını verdi.
Sürat ve mukavemet yarışmalarında dereceye giren bayan atletlere, Atletizm Federasyonu Başkanı Ünvan Beyin verdiği madalyaların yanı sıra, bütün kalbinde hürmetle yaşayan İdmancılar Şeyhi Faik Üstündağ’ın gönderdiği hediyeler de ödül olarak kazanan sporculara takdim edildi. Dönemin gazeteleri “12 Şubat 1926 gününün Türk bayan atletizminde sayılı ve kıymetli bir gün olduğuna dair” yayınlar yaptılar (Türk bayan Atletizm tarihinde çok önemli bir yeri olan 12 Şubat tarihinin günümüzde bir atletizm bayramı olarak, bayan atletizm yarışmaları yapılarak kutlanması gerekir diye düşünüyor ve Atletizm Federasyonunu bu konuyu yaşama geçirip taslak programa eklemesi gerektiğine inanıyorum)
Türkiye’yi Olimpiyatlarda ilk olarak temsil eden bayan sporcular, 1936 yılında yapılan Berlin Olimpiyatları’nda eskrim dalında Prof. Dr. Halet Çambel ve Suat Fetgeni (TARI) hanımlardır.
Prof.Halet Çambel (Doğum: 1916, Berlin - Vefat: 12 Ocak 2014)
Suat Aşeni (TaRı): (Doğum: 1916,İstanbul - Vefat: 22 Nisan 1970)
Olimpiyatlarda yarışan ilk bayan Türk atleti, 1948 Londra Olimpiyatları’nda ay-yıldızlı formayı giyen ve 100 m’de yarışan ÜNER TEOMAN (ULUPINAR)’dır. Seçmelerde 7. seride 13.6 ile 4. olup elendi. (Doğum: 10 Ekim 1932 – Halen 91 yaşında, İstanbul’da yaşamına devam ediyor)

-Türkiye’de ilk bayan tenis kulübü,1929 yılında Ankara’da kuruldu.
-Türk bayan atletizm tarihinde ilklere imza atan bir bayan sporcumuz da bir koltuğa birçok karpuzu sığdıran, hem voleybolda hem atletizmde milli olmayı başarmış, Türk bayan atletizminin en komple sporcusu olan Aycan ÖNEL’dir. Hem sürat koşularında(100 m, 200 m, 4x100 m bayrak, hem engelli koşuda(80 m. engel), hem atlamada (uzun ), hem atmalarda (gülle, disk atma), hem pentatlonda 8 Türkiye rekoru kırmış, 1948-68 yılları arasında 80 defa milli formayı giymiş, uzun yıllar kız milli takımının kaptanlığını yapmış, 1960 Roma olimpiyatlarına iştirak etmiş, 1980-1991 yılları arasında Veteran sporcu olarak, yarışmalara katılmış Aycan Abla, halen biricik kızı Siren‘le İzmir’de yaşamına devam etmektedir (Doğum: 1933, Çorum)

-Balkanlarda en başarılı bayan atletimiz GÜL ÇİRAY (AKBAŞ) (Doğum:1939, Vidin, Bulgaristan - Vefat: 2019, 80 yaşında) 3 defa Balkan kros, 2 defa Balkan şampiyonalarında 800 m. birincisi, 47 Türkiye, 2 Balkan rekoru sahibi, yarışmayı bıraktıktan sonra antrenör olarak da Türk atletizmine hizmet etmeye devam etti.
-Uluslararası Maraton yarışlarında bayanlarda madalya kazanan ilk Türk atleti SERAP AKTAŞ’tır (Doğum: 1971-…) 1994 de Avrasya maratonunda 2.46.42 ile şampiyon olan Aktaş, 1996 Atlanta olimpiyatlarında 23’üncü, 2000 Sydney Olimpiyatları’nda 37. olmuştur. 1997 Osaka maratonunda, 349 bayan atlet arasında yarışı 8. sırada bitiren Aktaş, Akdeniz Oyunları’nda, 1997 Bari’de birinci, 2001 Tunus’ta ikinci oldu. Maratonda en iyi derecesini 1999 Berlin maratonunda 2.31.43 ile elde etti. 2014-18 yılları arasında, Türkiye Atletizm Federasyonu bünyesinde gönüllü olarak maraton koordinatörlüğü görevinde bulundu. (Devşirme ve dopingli çıkarak Olimpiyat, Dünya ve Avrupa şampiyonalarında ellerinden madalyaları alınmış bayan sporcularımıza bu sıralamada yer verilmemiştir)
-Bayanlarda ilk futbol maçı, 1961 yılında Bursa’da oynanan Türkiye-Batı Almanya özel karşılaşmasıdır.
-Avrupa şampiyonalarında madalya kazanan ilk Türk bayan atlet, 2023 yılında İstanbul Ataköy salon Avrupa şampiyonasında bayanlar 3 Adım atlamada, 14.31 m. İle Yeni Türkip rekoru kırarak Avrupa şampiyonu olan Tuğba DANIŞMAZ’dır (Doğum: 1991-….)
Cumhuriyetin 1923’te kurulması, ulu önder Atatürk’ün “Bizim sosyal yaşamda başarısızlığımızın en büyük sebebi, kadınlarımıza karşı gösterdiğimiz ilgisizlikten ileri gelmektedir. Yaşamak demek, faaliyet demektir. Bundan dolayı bir sosyal toplumun erkek tarafı faaliyette bulunurken kadın tarafı, yaşamın içine her konuda girmezse, o toplumun yarısı felçli gibi olur ve gelişemez” düşüncesinden hareketle Spora verdiği önemi yaşama geçirmek için ilk adım olarak 1922 yılı Lozan görüşmeleri sırasında, Türkiye’ye uygulanan Olimpiyat ambargosunu kaldırttı. Bunun sonucunda 1924 Paris Olimpiyatları’na ilk kez devlet statüsünde katıldık. (1924’ten önce Birinci Dünya savaşının mağlup ülkeleri, Osmanlı İmparatorluğu, Almanya, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu ve Bulgaristan 1920 Anvers olimpiyatlarına alınmadılar. 1924 Paris Olimpiyatları’na henüz 7 aylık bir devlet olan Türkiye Cumhuriyeti davet edildi ve 40 kişilik bir kafile ile ilk olarak devlet statüsünde olimpiyatlara katılmaya başladık. Bu olimpiyata Almanya çağrılmadı.
-Sporun dünya ülkelerini birleştirecek, kaynaştıracak büyük bir güç olacağını keşfeden Atatürk, savaştan çıkmış ülkeyi bu gelişmenin dışında tutmayıp içine sokmak için gereken adımları atmaya başladı.
-20 ocak 1924 de Bakanlar Kurulu kararı ile Türkiye’yi “Dış ülkelere ve kuruluşlara karşı temsil yetkisi alan TİCİ (Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı), Türkiye’nin 1924 Paris Olimpiyatları’na katılma ön koşulu olan oyunlara katılacak spor dallarının federasyon olması ve bu federasyonların uluslararası federasyonlara üye olmaları için peş peşe federasyonlar kurulmaya başlandı: Atletizm (1922), Futbol (1922), Güreş, Halter (1923) Bisiklet (1923), Eskrim (1923), Boks (1924), Yüzme ve yelken (1931), Binicilik (1930), Atıcılık (1926), Basketbol (1934), Jimnastik (1940), Judo (1962) federasyonları kuruldu.
-Atatürk, 1924’Te 14 yıl boyunca peş peşe düzenli olarak devam edecek olan ilk spor kongresini topladı.
-ATATÜRK, 1925 yılında Atve At Yarışı Islah Encümeni’ni kurdu. Ankara Hipodromu’nu inşa ettirdi.
-1927 yılında at yarışlarının en ünlüsü Gazi Koşusu yapılmaya başlandı.
-1930 yılında Atatürk’ün girişimleri ile Türkiye Binicilik Federasyonu kuruldu.
-Atatürk, 1932 yılında katıldığı uluslararası Nice kupasında ikinci olan Saim Polatkan’a şampiyonada bindiği Çankaya adlı atı, 2 yıllık iaşe bedeli ile birlikte armağan etti.
-1938 yılında Mussolini kupasını kazanan 4 sporcumuz (Yzb. Cevdet Kula (atı Güçlü), Yzb. Cevat Gürkan (atı Yılduz), Yzb. Eyüp Öncü (atı Ünal), Tğm. Saim Polatkan (atı Çakal)” Atatürk’ün süvarileri.” Olarak tarihe geçtiler. Bu ekipten son hayatta kalan Saim Polatkan da8.6.1991 de İstanbul’da vefat etti.

SONUÇ OLARAK;
Cumhuriyet kendi başarılı kadınlarını yarattı, doğmaların değil akıl ve bilimin rejimi olan cumhuriyet, geçmişten günümüze, kadınlarımız hayatın her alanında başarılar göstermiş ve göstermektedirler. Anne, işçi, sporcu, iş kadını, bilim insanı, sanatçı, yazar, sıfatları ve ünvanları ne olursa olsun bu ülke için çalışan, üreten ve emek veren cumhuriyet kadınlarına sonsuz şükran ve binlerce teşekkür… İyi ki varsınız.
Mustafa Kemal Atatürk’ten sporla ilgili veciz sözler:
-Spor yalnız beden iktidarının üstünlüğü sayılmaz, idrak ve zeka, ahlak da bu işe yardım eder. Zeka ve anlayışı az olan kuvvetliler, zeka ve anlayışı fazla olan daha az kuvvetlilerle başa çıkamazlar. Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim
-Zafer, “zafer benimdir” diyebilenin, başarı, “başaracağım” diye başlayanın ve “başardım” diyebilenindir.

KAYNAKLAR:
1-Türk spor tarihi ansiklopedisi, Cem Atabeyoğlu, Fotospor Yayınları, 1991, İstanbul.
2-15.ci yüzyıldan günümüze “Sporda ünlüler Ansiklopedisi” Ergun Hiçyılmaz, Ekol Ansiklopedik Yayınlar Dizisi. Mayıs 1986,İstanbul.
3-İkdam gazetesi, 13 Şubat 1926 günü gazetesi.
4-100 doruda Türk spor tarihi, Prof. Dr. Kurthan Fişek, Gerçek Yayınevi, Mart 1985, İstanbul.
5-Atatürk ve spor. Cem Atabeyoğlu, Başbakanlık Gençlik ve Spor Gen. Müdürlüğü Spor Eğitimi Dairesi Başkanlığı Yayınları, No: 90, 1989, Ankara,
6-Olimpiyat Oyunlarında Türk kızları. Erdoğan Arıpınar, Tuncer Cebecioğlu, Cem Atabeyoğlu ortak çalışması. TMOK Yayınları, No:1:4, Temmuz 2000, İstanbul
7-Olimpiyatlarda Türk sporcuları :Anılar, olaylar. Cem Atabeyoğlu. TMOK Yayınları, No:4, Temmuz, 2000, İstanbul.
8-Kadın eserleri kütüphanesi ve Bilgi merkezi Vakfı, Kuruluş: 1990, Adres: Fener Vapur İskelesi karşısı, Haliç/İstanbul, Tel: 02125347408, E-mail: kadineserleri@cihan net.com. İlk kadın atletler (Kadın ve spor: ajanda, 2001, İstanbul.