Hava Durumu

Aynadaki gölgeye takılmamak

Yazının Giriş Tarihi: 22.04.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 22.04.2025 00:05

Geçen gün parkta yürürken, bir bankta oturmuş yaşlı bir amcanın sözlerine kulak misafiri oldum. Yanındaki genç çocuğa şöyle diyordu: “Evladım, güneşi başkasıyla kıyaslayamazsın. Herkesin doğduğu saat, battığı yer başkadır.” Gülümsedim. Bazen bir banka oturmak, en kalın kitaplardan daha çok şey öğretir insana.

İnsan doğası gereği kıyaslar. En iyisini ararken, olanla olması gerekeni tartarken ya da sadece anlamaya çalışırken...

Kıyaslama, hayatın içinde sessizce yer alan ama kararlarımızı derinden etkileyen bir ölçü birimidir adeta. Ancak her kıyas, adil midir? Her karşılaştırma bizi doğruya mı götürür, yoksa gerçeği gölgede mi bırakır?

***

Hayatın her alanında karşılaştırmalar yaparız; kimi zaman insanlar arasında, kimi zaman eşyalar, fikirler ya da olaylar arasında. Kıyaslama, benzerlikleri ve farklılıkları ortaya koyarak anlamayı, değerlendirmeyi ve tercih yapmayı kolaylaştıran güçlü bir düşünme aracıdır. Bu sayede neyin neden daha iyi ya da daha uygun olduğunu belirleyebilir, doğru kararlar verebiliriz.

Kendini başkalarıyla kıyaslamamak… Ne kolay söyleniyor değil mi? Oysa ne kadar zor bir iş. Hele ki sosyal medya çağında. Herkesin en parlak anı vitrinde, sen depoda kendini tamir etmeye çalışıyorsun. Elbette “Ben neden onun gibi değilim?” sorusu bazen fısıltı gibi, bazen megafonla çalınıyor zihnimizde.

Olumlu yönlerinden başlayalım…

Kıyaslamamak bir içsel özgürlük hâlidir. Bu; kendi değerini başkasının başarı çizelgesine göre ölçmemektir. Psikolojik olarak daha sağlıklı, daha huzurlu bir hayat getirir. Başarıyı kendinle olan yarışta ararsın. Bugünkü "ben", dünkü "ben"den ne öğrendi, ne değişti, ne gelişti?

İşte mesele bu.

Ayrıca kıyaslamamak yaratıcı düşüncenin de kapısını aralar. Başkasının ayak izlerine bakarak yürüyen kişi, kendi yolunu pek göremez. Her insan, eşsiz bir sanat eseridir. Michelangelo’nun heykellerini Van Gogh’un fırçasıyla boyamaya çalışırsan, o eşsiz güzellik ne yazık ki yok olur.

Ama bu işin bir de olumsuz tarafı var mı?

Evet, var!

Kıyaslamayı tümüyle reddetmek, bazen gelişime ket vurabilir. İnsan zaman zaman başkalarının başarılarından ilham almalı. Amaç taklit etmek değil, motive olmak olmalı. Hz. Ömer’in adaletini duyduğunda, “Ben de adil bir insan olabilir miyim?” diye sormak; kıskanmak değil, örnek almaktır. Kıyasın sağlıklısı, öğretici olabilir. Ama doz aşımı, insanı kemiren bir kıskançlığa dönüşür.

Kur’an’da Allah, her kulunu farklı özelliklerle yarattığını belirtir. Kimine daha fazla mal, kimine daha az verir; kimine ilim, kimine sabır. Mühim olan, kimin daha takvalı olduğudur. Kıyas değil, niyet ve çaba ön plandadır. Peygamber Efendimiz (sav), “Sizden her biri bir çobandır ve sürüsünden sorumludur” der. Yani herkesin sorumluluğu da imtihanı da farklıdır. Kıyaslamak bu gerçeği unutturmaya başlar. Kimi hızlı koşar, kimi sağlam yürür. Hızlı olan yavaş olana bakıp gülmemeli; yavaş olan hızlıya bakıp üzülmemeli. Herkes kendi yolunun yolcusudur.

Stoacılar der ki: “Kontrol edemediğin şeyler üzerine düşünme.” Başkalarının hayatı, yetenekleri, fırsatları senin kontrolünde değil. O hâlde neden onlar üzerinden bir kimlik inşa edesin ki?

Sokrates’e göre ise bilgelik, kendini bilmekle başlar. Başkasına bakarak değil, içe bakarak öğrenirsin kim olduğunu.

Edebiyat dünyasında da bu mesele sık sık işlenmiştir.

Oğuz Atay’ın Turgut’u bile “Ben buradayım sevgili okuyucum, sen neredesin acaba?” diye sitem ederken, aslında bir kıyasın sancısını yaşar. Cemil Meriç’in “başkalarının ayak izlerinde yürüyenler, kendi yolunu kaybeder” sözü de bu kıyasın zihinsel tutsaklığını anlatır. Kıyas bazen karakteri gölgeler, bazen de cesareti törpüler.

Bir gün ayna karşısına geçin ve kendinize şu soruyu sorun: “Bugün kendimden memnun muyum?” Cevap evetse harika. Cevap hayırsa da sorun değil. Ama cevabın içinde “çünkü Ayşe daha başarılı, Mehmet daha yakışıklı” gibi başkaları varsa, bilin ki kendi cevabınızı değil, toplumun yazdığı cümleleri tekrarlıyorsunuz.

Her insanın hikâyesi farklı. Kimi şiirle başlar, kimi romanla biter. Ama hiçbir kitap bir diğerinin fotokopisi değildir.

Belki de en sağlıklı kıyas, bugünkü sen ile dünkü sen arasındadır.

Yükleniyor..
logo
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.