Yağmacıları kim durduracak?

Bursa Büyükşehir Belediyesi ‘Mart Ayı Değerlendirme Toplantısı’nın notlarını dün yarıda bırakmıştım.
Kaldığım yerden devam ediyorum…
BUSKİ’nin borçları kadar -insan sağlığı her şeyden önemli- konuşulması, yazılması ve yetkililer kadar vatandaşın da sesini çıkarması gereken diğer bir husus; su kirliliği.
Görmeyince, tatmayınca içimiz rahat mı ediyor?
Halbuki sebze-meyve kirli sularla yetiştirildiği zaman da aynı etkiye sahip:
Hava, su, gıda terörü bu!
Nilüfer Çayı’ndan akan atıkların, Marmara Denizi’ne ulaşarak müsilaja sebep olduğu defalarca gündeme geldi.
Ama ne yazık ki sanayicinin önüne bir türlü geçilemedi.
Herhalde düşünce şekilleri ‘bir benle mi alakalı, bir fabrikanın atığı doğayı kirletecek değil ya?’ bu ifadelerle oluşuyor.
Zaten bizi bu zihniyet çürütüyor…
Sorsanız herkes masum; çevreci, yeşil OSB için dakikalarca konuşabiliyor.
Kimdir o zaman geleceğimizi çalanlar?
***
Ne kadar etkili olacağı tartışılır ama bence iyi bir protesto yöntemi olan uygulamayı Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey şöyle aktardı:
“Nilüfer Çayı’nın temiz akması ve Marmara Denizi’ndeki müsilaj etkisinin azaltılması amacıyla yürüttüğümüz çalışma kapsamında tespit edilen 155 yağmur suyu deşarj noktasından uygunsuz olanların körlenmesi işlemleri devam etmektedir. Bunları betonla kapattık.
Önlem almak zorundayız!
BUSKİ de maalesef yapmadığı projelerden dolayı kirli suların dereye akmasına sebep olmuş. Akademisyenler, Nilüfer Çayı’ndaki suyun dördüncü seviyeye geldiğini açıkladı. Bırakın bahçe sulamayı ellerinizi bile yıkamayın diyor. Ama maalesef meyve sebze sulanıyor. Şimdi bunlara müdahale ediyoruz. Nilüfer Çayı üzerinde elektronik bir sistem kurmayı planlıyoruz. Belli aralıklarla suyun kalitesi bizim sistemimizde gözükecek. Gelen sinyallere göre arkadaşlarımız giderek tespitlerini yapacak!”
Atığını Nilüfer Çayı’na bırakanların deşarj noktaları kapatılmış, böylece fabrikalardan bırakılacak yeni atıklar içerde birikecek ve sonunda fabrikaları su basacak.
Bence o zaman sorumluların da ifşası kolaylaşacak.
***
Kiminle konuşsam bir dönemin popüler kavramı olan ‘toplumsal çürüme’yi kullanıyor.
“Bitmişiz, umutsuzluk yayılmış, kimse mutlu değil” diyor.
Tuhaftır, kimse sorumluluğu kendisinde aramıyor.
Sanki uzaydan birileri geldi, bizi bu hâle getirdi, bırakıp gitti…
Ne müsilaj yoktan var oldu ne de astım, alerji tetikleyen pis hava!
Bizim yaptığımız hataları gelecek nesiller de yapmasın diye eğitim sisteminde bir düzenleme şart!
Geriye dönüş mümkün olmasa bile belki daha da kötüye gidiş durdurulur da dünyanın ömrü uzar.
‘Su tasarrufu’ konusunda çalışmalar yürüttüklerini belirten Başkan Bozbey; 2024 yılında 17 ilçede 46 binden fazla öğrenciye eğitimler verdiklerini ifade etti.
Yeter mi?
Bence yetmez; her yaşa göre yağmacılarla -doğayı katledenler- ilgili eğitimler verilmeli, çevre gönüllüsü olmaları için teşvik edilmeli.
Görünen köy kılavuz istemez; belli ki kimse kazancından vazgeçmeyecek, ‘nasılsa daha çok deniz, göl, nehir var’ diyerek tedbirsiz, arıtmasız yola devam edecek.
***
Belediyenin çalışmaları arasında yer alan ‘atıksu arıtma tesisleri’ hakkında da bilgi verdi Başkan:
“Toplam günlük 47.200 metreküp kapasiteli 6 farklı bölgede atıksu arıtma tesislerinin yapımı sürüyor. Büyükorhan ve Orhangazi tesisleri açılış aşamasına geldi, Orhaneli ve Doğu AAT tesislerinin 2025’te, Uludağ AAT’nin ise 2026’da hizmete alınacak. Karacabey tesisleri ise Şubat-2025 itibarıyla işletmeye alındı” dedi ve ekledi:
“Toplam 11 yeni içme suyu deposu inşa edildi. İznik Kırıntı-Özekdere Sulama Göleti ile de 500 dekar alan sulanabilecek.”
Arıtma tesislerinde kapasite artırımı yapıldığını ve ilave tesislerin de yapılacağını belirten Başkan Bozbey, bu yatırımları karşılayacak sistemi oluşturmak zorunda olduklarını vurguladı.
***
Basın olarak her toplantıyı merakla takip ediyoruz.
Altyapı yatırımları meydan, merkez ya da sergi açılışına benzemediği için vatandaş tarafından fark edilemiyor.
Bu tip yatırımlar uzun vadede kıymetli.
Umarım ki iyi bir gelecek bizi bekliyordur!
Herkese mutlu bayramlar dilerim…