Bireyselleşmenin zirve yaptığı bu çağda çevreye karşı duyarlılık da belli sınırlara takılıyor.
Herkes yaşadığı şehirle hatta belki sadece mahallesiyle ilgileniyor.
Hâlbuki doğa hepimizin sorumluluğunda diye biliyordum ben.
Ama hava ısınınca deniz kıyısına ya da yeşilliklere koşmayı herkes çok iyi biliyor.
İş korumaya gelince el etek çekiliyor.
Marmara kıyıları kan ağlıyor.
Akdeniz ve Ege otellerinin yüksek fiyatları nedeniyle tatil programını Erdek sahillerinde geçirenler görmüşlerdir kirliliği.
Her ne kadar temiz olduğu ilân edilse de su bulanık, denizanası ve yosun dolu. Üstelik kulaç atınca bir çöpe çarpma olasılığı da yüksek.
Güzel olan henüz az kişi tarafından keşfedilen koylar şimdilik iyi durumdalar: Küçükova gibi.
Ancak kıyıdan biraz uzaklaşınca ‘Pusula Denizanası’ gibi sürprizlerle karşılaşabiliyorsunuz.
Ayrıca çadırlarıyla kamp yapanların kumlara yığdığı çöpten kuleler var.
-Tabii bir kesim var ki onlar için bu durum hiç fark etmiyor, müsilaj da bile denize girenler olduğunu hatırlıyorum!-
‘Bursa’da yaşıyoruz bize ne?’ demeyin.
Hafta sonu günübirlikçilerin çoğunu Bursalılar oluşturuyor.
Erdek merkezi dahil ilçeye bağlı Ocaklar, Narlı, İlhan, Doğanlar, Turan ve Ormanlı mahallelerinde adım atacak yer kalmıyor.
Dramın en büyüğü ise bu rota üzerinde, Bandırma’da yaşanıyor!
***
Bu konuda çok şikâyet duydum, yazmam için mesaj aldım.
Abartıldığını düşünmüştüm ama ben de şahit oldum.
Bandırma ve karşı kıyılarında korkunç bir koku var.
İnsanın beynini uyuşturan bu kokunun kaynağı limana yanaşan Angus -kırmızı et sorununu çözmek için ithal edilen sığır ırkı- taşıyan gemiler olduğu belirtiliyor.
Haziranda İHA’da yayımlanan ‘Çelebi Limanı’ndan kötü kokular geliyor’ haberinde şu ifadeler kullanıldı:
“Yurt dışından gelen 7 bin hayvanın bulunduğu adeta bir yüzen ahırı andıran gemi Çelebi Limanı’na yanaştı. Gemide günlerce yolculuk yapan hayvanların yaydığı koku dolayısı ile vatandaşlar 35 derece sıcaklıkta kapı pencere açamaz duruma geldi.”
Yine aynı haberde konunun tarafları olan yetkililerin açıklamalarına da yer verildi:
“Çelebi Holding Genel Müdürü Gürkan Bayır ve TCDD Liman İşletme Müdürü Orhan Kılıç Bandırma Belediye Başkanı Tolga Tosun’u geçtiğimiz günlerde makamında ziyaret etti. Başkan Tosun hayvan tahliyesi sırasında yayılan kötü kokunun kenti çok olumsuz etkilediğini belirterek "Liman içindeki tahliyenin çok daha kısa sürede yapılmasını ve gümrük işlemleri tamamlanıncaya kadar gemilerin liman içine girmemesi yönünde talebimiz oldu" şeklinde konuştu.”
Sorun çözülememiş olacak ki Bandırmalılar televizyon kanallarına ulaşmaya çalışıyor.
Uzun yolculuktan sonra Türkiye’ye gelen bu gemiler atıklarını yanaştıkları limanda deşarj ediyor.
Manzarayı gözünüzde canlandırın…
Bandırma’nın karşı kıyıları olan Aşağıyapıcı ve Tatlısu pislik yüzünden can çekişiyor.
Yolunuz düşerse arabanın camlarını kapatıp geçmenizi tavsiye ediyorum. Bölgede çok sayıda satılık ev var, herkes haklı olarak kaçıyor.
Özellikle Aşağıyapıcı’da sahilde atıklar katılaşmış durumda.
Bırakın denize girmeyi insanlar camlarını bile açamıyor.
Buna neden sadece limandan sürüklenen atıklar değil maalesef.
BAGFAŞ, bacasından yayılan asit dumanı tepkilere yol açmaya devam ediyor.
Bandırma Gübre Fabrikaları A.Ş. denize sıvı deşarjı yaparken, havaya da asit dumanı bırakıyor.
Daha önce denize akıtılan bu atıkların zararlı olup olmadığının, havaya salınan dumanların incelenmesini bölge halkının talep ettiği ama sonuç alınamadığı bildirilmişti.
BAGFAŞ asit dumanı salınımı ile Edincik ve çevrede bulunan zeytin ağaçlarının bu dumana maruz kalmasına neden oluyor.
Bandırma Kent Konseyi Başkanı ve aynı zaman da Türkiye Kent Konseyleri Platformu Dönem Başkanı Serdar Polat konu ile ilgili açıklamalarda bulunarak, “Daha önce de defalarca gündeme getirdiğimiz üzere körfezimizdeki gübre fabrikası yaptığı salınımlarla çevremizi kirletmekte. Yine ciddi bir şekilde dumanı tüm körfezimizi kaplamış. Dumanların olduğu bölge Edincik. Bölgenin belki de Türkiye ekonomisine en büyük katkısı olan zeytin arazilerinin üzerinde bulunmakta. Bu zeytinlerin bu doğadan, bu dumandan etkilendiğini tüm uzman tarımcılar, ziraat mühendisleri defalarca dile getirdi. Yetkililerden artık bunları dikkate almasını talep ediyoruz” dedi.
Sonuç var mı?
İşe yarar mı bilmiyorum ama bölgeyi iyi bilen biri olarak sorunu ben de dile getirmek istedim.
***
Balıkçılık, zeytincilik gibi nimetlerin hepsini kaybediyoruz.
Halk sağlığı zaten tehdit altında.
Marmara Denizi ölüyor, onunla doğanın ve hepimizin geleceği de yok oluyor…