Kamuda çalışmak herkesin hayali.
Eskiden doktor, mühendis ya da öğretmek olmak kıymet görürken artık memur olmak için can atıyor gençler.
Bunda özel sektörün çalışma koşullarının etkisi tartışılmaz.
Hafta sonu mesaileri, tatillerin kısalığı ve tabii ki ücret politikası.
Günümüzün gerçeği; çok iş, az maaş!
Zaten alım gücü hızla erirken bir de harcadığı emeğin karşılığını göremeyen binlerce kişi çareyi KPSS’de arıyor ya da bir şekilde kamuda işçi olmaya uğraşıyor.
Ve başaranlara şu söyleniyor:
“Keyfin yerinde, ne güzel kazanıyorsun.”
Ancak bir de onlara sormak gerek!
Sanıyorum ekonomik kriz sektör fark etmeksizin çoğunluğu aynı paydada topladı:
Maaş zamlarının yetersizliği!
Hâl öyle olunca bazı işçi grupları sendikaları aracılığı ile seslerini yükseltmeye başladı.
Bunlardan biri Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası.
TES-İŞ, 1963 yılında kurulan Türkiye'de elektrik, su ve gaz üretim, dağıtım, iletim ile ilgili işyerlerinde toplu sözleşme yapma yetkisine sahip tek sendika!
Son dönemde çıkan haberlere bir bakalım:
TES-İŞ Genel Başkanı İrfan Kabaloğlu, kamu işçilerine refah payı taleplerini yineledi.
Kabaloğlu, yaptığı açıklamada, 29 Ocak'ta imzalanan ek protokolle ocak ayındaki yüzde 32,57'lik ücret artışından sözleşme yürürlük tarihi farklı olan kamu işçilerinin de yararlandığını hatırlattı.
Ek protokolle sözleşme yürürlük tarihi 1 Mart olan üyelerinin yüksek oranlarda zam almalarını sağladıklarını ancak tüm kamu işçilerine refah payı verilmesi taleplerinin karşılanmadığını vurguladı.
Kabaloğlu; “TES-İŞ olarak önümüzdeki toplu iş sözleşmelerinde daha iyi ücretler için çalışmalarımız elbette devam edecek, ancak kesimler arasındaki dengenin, çalışma hayatında barış ve huzurun yeniden sağlanması için tüm kamu işçilerine refah payı talebimizi yineliyoruz.
Bizim üyelerimiz çok tehlikeli ve ağır şartlar altında sahada çalışıyorlar. Bunun karşılığını almaları gerektiğine inanıyor, Hükümet ve Yüksek Hakem Kurulu başta ilgili kesimlere bunu detaylı şekilde anlatıyoruz. Yüksek enflasyon, kamu işçilerinin yanında belediye ve özel sektör çalışanı üyelerimizi de olumsuz etkiliyor” ifadelerini kullandı.
Konuyla ilgili Bursa’dan da bazı kişiler bizimle iletişime geçerek seslerini duyurmamızı istediler.
Dikkat çekici beyanlardan biri de TES-İŞ İzmir Şubesi’nden geldi.
Türkiye İşçi Sendikaları Konfederasyonu (TÜRK-İŞ) ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı arasında 29 Ocak 2024 tarihinde imzalanan Ek Çerçeve Anlaşma Protokolü’nün TÜRK-İŞ'e bağlı sendikalar arasında krize yol açtığı ifade edilirken, Türkiye Enerji, Su ve Gaz İşçileri Sendikası İzmir Şubesi 8 Şubat tarihinde konuyla ilgili Devlet Su İşleri (DSİ) 2’nci Bölge Müdürlüğü önünde basın açıklaması gerçekleştirdi.
“Ek Çerçeve Protokolü'nde hiçbir kazancımız yok” iddialarının altını çizdi!
TES-İŞ İzmir Şube Başkanı Muharrem Ekim Yenigün, TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay’ın verdiği bir röportajda ‘yüzde 32,57 ücret zammı kazandılar’ söylemine karşın, “28 Şubat itibariyle DSİ'nin kazancı yüzde 4,67'dir, aksini iddia eden varsa buyursun gelsin, TÜRK-İŞ Başkanı işçiye eksik bilgi veriyor” dedi.
Burada bir parantez açmak istiyorum.
DSİ yani Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü’nün görev ve yetkilerine de değinmekte fayda var:
Taşkın sular ve sellere karşı koruyucu tesisler meydana getirmek, sulama tesislerini kurmak, sulama sahalarında mevcut parsellerin tamamını veya aksamını göstermek, harita ve planları yapmak veya yaptırmak…
Yani kategorileri ağır ve tehlikeli iş kolu!
Bu da demek oluyor ki aldıkları riske değen ücretlerle çalışmaları şart!
Kamu işçisi refah payı istiyor.
Gelişmeleri takip ediyor olacağız…