Haberlerde kullanılan başlıklardan farklılaşmak istesem de bu yazı için de en uygunu:
‘Zafer Bayramı coşkuyla kutlandı’ olmalı.
30 Ağustos’ta şehrin tüm merkez noktalarında etkinlikler vardı.
Bursalıların alışkanlığı her 29 Ekim’de Nilüfer’deki yürüyüşe katılmaktır.
Bu defa aynı ruh Bursa Büyükşehir Belediyesi Tarihi Binası’ndan başlayarak Altıparmak’a ulaştı.
#HEPİMİZİNZAFERİ mottosuyla binlerce kişi meşalelerle, bayraklarla marşlar eşliğinde yürüdü.
Yürüyüşe Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey ve eşi Seden Bozbey’in yanı sıra Bursa Milletvekilleri Hasan Öztürk, Kayıhan Pala, Orhan Sarıbal, CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Bursa Kent Konseyi Başkanı Prof. Dr. Ertuğrul Aksoy, ilçe belediye başkanları, Büyükşehir Belediyesi genel sekreter yardımcıları, daire başkanları ve bürokratları da katıldı.
Böyle anlarda ülkenin içinde bulunduğu darboğaz, günlük geçim sıkıntıları ya da diğer sorunlar rafa kalkıyor.
Ferahlıyoruz, motive oluyoruz.
Haliyle fener alayı çok kalabalıktı!
Sokaklara taşmanın verdiği heyecan nasıl da özlenmiş.
Bu arada ben de yürüyüşteydim, şahidim.
Sosyal medyada gördüğüm videolar ışığında yorum yapmıyorum.
Son durak ise eski Atatürk Stadyumu’ydu.
Burada Başkan Mustafa Bozbey eşi Seden Bozbey ile Bursalıları selamladı ve bir konuşma yaptı:
“Yüreğindeki bağımsızlık ateşini söndürmeyenler; tarihimizin her sayfasını gururla, onurla ve direnişle yazan kahraman atalarımızın torunları; özgürlüğü en yüce değer bilen Cumhuriyet bekçileri merhaba! Atatürk’ün ismini taşıyan, şampiyonluk da dahil nice başarılara ev sahipliği yapan stadyumun kapalı tribününü, anılarımızı yaşatmak, gelecek kuşaklara anıları aktarmak için yeniden yapacağız. Bu statta anılarımız var. Karşı taraftaki merdivenlerde az maç izlemedik. Anılarımızı gelecek kuşaklara aktarma sorumluluğumuz var. Bursaspor da inşallah hak ettiği yere gelecek” dedi ve ekledi:
“Bu zafer, ülkemizin geleceğini inşa eden tüm milletimizin zaferidir. 30 Ağustos, hepimizin zaferidir. Cumhuriyetimizin kurucusu ulu önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarının, milletimizin kalbinde yaktığı bağımsızlık ateşi, aynı kararlılık ve inançla yanmaya devam ediyor. Bu inançla; Atamızın ‘demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti’ ülküsünü savunacak, Cumhuriyetimizi sonsuza dek yaşatacağız. Burada gördüğüm bu coşku üzerine ‘Harikasın Bursa’ diyorum!”
Gerçekten görsel bir şölen vardı; fotoğraf ve video çekmek için herkesin birbiriyle yarıştığı gece Nilüfer konseriyle devam etti.
Tabii ki Millet Bahçesi alanı da doluydu…
Her zaman ‘Z kuşağı’nı savunduğum için tepki gördüğüm doğrudur.
‘Yanlış yapıyorlar,
Bir şey bilmiyorlar,
Toplumdan kopuklar’ söylemlerine karşı gençleri korumaktayım, tanıyanlar bilir.
O beğenilmeyen gençler 30 Ağustos kutlamalarında da başroldeydi.
Ve ilginçtir ilk kez kendimi onları eleştirirken buldum; yaşlandığımı anladım.
Nilüfer sevilen şarkılarını söylerken, Kayahan parçalarını da seslendirmeyi unutmadı elbette.
Hepsine eşlik edebilecek repertuara sahip belli bir yaş kesimi dışında özellikle 2000 ve sonrası doğumlu olanların şarkılara eşlik edemediğini fark ettik.
Öyle ki çoğunu hiç duymamışlardı.
Kayahan’ın eserleri zamansızdır.
En azından bizim algımız bu yöndeydi.
‘Hiç duymadım’ diyenlere fazla tepki gösterdim.
Kayahan’ı, Nilüfer’i nasıl bilmiyorlar ya da Türkiye’de bir zamanlar neler dinlenmiş diye araştırmıyorlar.
Radyo dinleme kültürü yok olduğundan beri nostaljiden de bihaberler.
Sorun zaten ‘Mor Menekşe’ye eşlik edilip edilmemesi değil; ülkenin geçmişine merak duyulmamasında saklı!
Bugün bir şarkı olarak karşımıza çıkar, ertesi gün skandala imza atacak türden tarihi bir gafla.
Tam çevremdekiler bana:
‘Ya biz söyleyince kızıyordun, sen de aynı düşüncedesin şimdi’ dedikleri anda kendime geldim.
Gençler hayattan kopuksa, umutsuzsa, araştırmıyor, öğrenmek istemiyorlarsa suç yine onları yetiştirenlerde, iyi bir gelecek vaat edemeyenlerde…
Belki bu bayram coşkularıyla kendi ayarlarımıza geri döneriz.
Aksi halde korkarım ki pek çok değer ‘Y Kuşağı’yla birlikte silinip gidecek!