Geriye dönüp bakınca yaşadığımız günleri nasıl anlamsızca harcadığımızı fark edeceğiz.
Ama iş işten geçmiş olacak.
Gençleri, umutları, bilimi kaybediyoruz.
Birileri bir yerlerde tarihin akışını değiştirebilecek keşiflerle meşgulken biz hâlâ siyasi egoyla baş etmeye çalışıyoruz.
Türkiye’nin kaderi bu.
50 yıl önce de böyleydi, 20 yıl önce de…
Nedenini uzun uzun tartışacak, analizler yapacak değilim.
Sitemin en içten tarifi bilişim ve teknoloji alanında çalışmalarıyla tanınan Gazeteci-Yazar Serdar Kuzuloğlu’nun bir videoda aktardığı Bedri Rahmi Eyüpoğlu’nun dizelerinde mevcut:
“…Oğlum Mernuş
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun...”
***
Sosyal medyada gezinirken Güney Koreli bilim insanlarının kanser hücrelerini normal hücrelere dönüştürmeyi başardıkları bilgisini gördüm ve araştırmaya başladım.
Bu bilgiyi paylaşan sayfa şu ifadeleri kullanmış:
“Bizler günlerdir damat-kaynana ilişkisini konuşurken, bilim insanları kanser tedavisinde çığır açan bir buluşa imza attı…”
Çürümüşlüğün başka bir boyutuyla daha tanışmış olduk.
Bazen televizyon programlarında yaşanan skandalların kurgu olduğunu düşünsem de ne yazık ki ortalığa dökülen bu rezillik gerçekmiş; tutuklamayla sonuçlandı.
Herkes kınama mesajı yayınladı -yapılmazsa olmazdı!-
Ancak toplumdaki ahlaksızlık salgını nasıl durdurulacak henüz işe yarar bir görüş ortaya atılmadı.
Siyasi görüşü, mensubu olduğu siyasi partisi, mesleği, cinsiyeti, ekonomik gücü vb. fark etmeksizin sık duymaya başladığım ‘ahlak sorunu’ nasıl giderilecek merak ediyor ve kanserle ilgili keşfe dönüyorum…
***
Fütürist Ufuk Tarhan ayrıntıları derlemiş; paylaşımı şu şekilde:
“Kolon Kanseri Tedavisinde Yeni Bir Adım!
Güney Kore'deki Kore İleri Bilim ve Teknoloji Enstitüsü (KAIST) araştırmacıları, kolon kanseri hücrelerini genetik anahtarlar kullanarak sağlıklı bir duruma geri döndürmeyi başardı!
Geleneksel tedaviler kanser hücrelerini öldürmeyi hedeflerken, bu yeni yöntem, sağlıklı dokulara zarar verme riskini en aza indirerek kanserli hücreleri yeniden sağlıklı bir forma dönüştürmeyi amaçlıyor.
KAIST ekibi, hücre farklılaşmasında rol oynayan kritik ‘ana düzenleyiciler’ olan MYB, HDAC2 ve FOXA2üzerinde çalıştı. Bu düzenleyicilerin baskılanmasıyla, kanserli hücreler yok edilmeden normal hücrelere benzer bir duruma dönüştürülebildi.
Araştırmacılar bu çığır açan sonuçlara dijital modelleme, moleküler deneyler ve fareler üzerinde yapılan testler sayesinde ulaştı.
Ayrıca farelerin hipokampusunda da benzer ana düzenleyiciler tespit edildi. Bu buluş, beyin kanseri üzerinde yapılacak araştırmalara yeni bir kapı açarak, kanserin tersine çevrilmesine yönelik potansiyel bir yol sunabilir.
Tüm bu gelişmeler, kanser tedavisinin geri dönüşümlü bir süreç olabileceğini öne sürüyor.
Normal hücre gelişiminin sistematik analizi, kanser hücrelerini geri dönüştürmek için yeni hedefler belirlenmesine olanak tanıyor ve gelecekte daha etkili daha az zararlı tedavilerin geliştirilmesine ışık tutuyor.
Bu yeni yaklaşım, kanser tedavisindeki bu gelişme bir umut, hastalar için daha az yan etkili ve çok daha etkili bir gelecek vadediyor.”
***
Sıradan bir gelişme olmadığını siz de kabul ederiniz herhalde?
Tüm kanser çeşitlerinde ve dünya genelinde böyle bir tedaviye erişildiği anda yeni bir çağ başlıyor demektir.
Gerek haberlerden gerekse çevremden öğrendiğim vakalar var.
En acısı hastalığın genç yaşlara kadar inmiş ve yaygın gözlemleniyor olması.
Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, habis tümör veya ur olarak da adlandırılan kanser, dünya genelinde ikinci en sık ölüm nedeni!
Her yıl yaklaşık 400 bin çocuğa kanser teşhisi konuluyor.
Hastalığın dünya genelinde artmaya devam eden fiziksel, duygusal ve ekonomik külfeti, orta gelir seviyesi ve altındaki birçok ülkede yönetilmesi zor bir durum.
Bunun yanı sıra önemli oranda hasta da zamanında teşhis ve tedaviye erişemiyor.
Tabii tedavi dediğimiz şey çoğunlukla süreci yavaşlatma, hastayı biraz daha hayatta tutabilme ağırlıklı.
Genel inanış; vücutta bir kere başladı mı ölene kadar kontrol altında kalınmalı.
Şimdi bir umudumuz daha var.
Eğer hücreler eski haline getirilebilir ve kanserin kökü kazınırsa; tarih kitaplarına altın harflerle yazılacaktır!