Biz pazartesi akşamı ne izledik?
Gördüklerimiz gerçek miydi?
Bir insanın sahanın ortasında önce yumruklandığı sonra tekmelendiğini algılamak öyle kolay değil.
Şiddetin her türlüsünü sürekli kınıyoruz.
Sosyal medyada, meydanlarda STK’LAR, meslek odaları, ilgili kurumlar eylem yapıyor, farkındalık ve yasal düzenlemeler için baskı oluşturmaya çalışıyor.
Ama işe yaramıyor, dozajı gittikçe artıyor.
‘Şiddet’ tagı açıldığında algoritma hemen ‘kadın, çocuk, hayvan, doğa’ seçeneklerini sunuyor.
Sanki canlı her şeye özel bir düşmanlık besleniyor.
Doktor darp ediliyor, ev sahibi kiracısını dövüyor, trafikte insanlar birer azılı katil gibi hareket ediyor.
Ve sırada ‘hakeme şiddet’ varmış; bunu da MKE Ankaragücü-Çaykur Rizespor maçında gördük.
Kendisini gerçekleştiremeyen kişiler bir takımla bağ kuruyor ve onun için karşı tarafı darp ediyor.
Birileri artık toplumsal patlama yaşadığımızı fark etse iyi olacak!
***
Açıkçası futbol ile pek bir bağlantım yok.
Tuttuğum takım şampiyon olursa o zaman ilgimi çekiyor.
Ancak benim gibi olanlar pazartesi maçtaki görüntüleri izledikten sonra bir anda lig ile ilgili bilgi toplamaya başladı.
Takımlar, teknik direktörleri ve maçın sonucu…
Şimdi gündemimiz bu!
Önce olayın ayrıntılarına bir bakalım.
Trendyol Süper Lig’in 15. haftasında MKE Ankaragücü, Çaykur Rizespor’u konuk etti.
Karşılaşma 1-1 berabere biterken iki takım da maçı 10 kişi tamamladı.
Mücadelenin hakemi Halil Umut Meler’in son düdüğü çalmasıyla saha içi karıştı.
MKE Ankaragücü Başkanı Faruk Koca, hakemlerin bulunduğu orta alana koşarak Halil Umut Meler’e yumruk attı.
Yere düşen Meler, daha sonra arbede arasında kaldı ve sahada bulunan öfkeli kişiler tarafından tekmelendi.
Güvenlik güçleri sahaya girerek olayı kontrol altına aldı ama olan oldu.
Hakem ve yardımcıları, çevik kuvvet ekiplerinin desteğiyle sahadan çıkarıldı.
İsim vermekte bir sakınca var mı?
Bilemiyorum.
Zaten şu anda haberlerde bu iki isim sıkça tekrarlanıyor: Halil Umut Meler ve Faruk Koca.
Türkiye bu olaya kitlendi ve hemen açıklama TFF Başkanı Mehmet Büyükekşi’den geldi; olağanüstü toplantının ardından tüm liglerdeki maçların süresiz olarak ertelendiğini bildirdi.
Mehmet Büyükekşi açıklaması şöyleydi:
"Halil Umut Meler, kendini bilmez canilerce saldırıya uğramıştır. Alçak saldırıyı yapanlar, bunu sadece Halil Umut Meler'e yapmadılar. Bu, Türk futbolunun tüm paydaşlarına yapılmıştır. Bugüne kadar hakemleri hedef gösteren herkes bu aşağılık suçun suç ortağıdır. Meler'in sağlık durumunu yakından takip ediyoruz. Değerli hakemimize acil şifalar diliyoruz. Sorumlu kulüp ve yöneticileri, en ağır şekilde cezalandırılacaktır.
‘Kendini bilmez caniler!’
Bu ifade çok doğru.
İnsan nasıl olur da kendisini bu kadar kaybeder?
Beklenildiği gibi tutuklama kararı çıktı.
Ankara Batı Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından alınan ifadesinin ardından Ankara Batı Nöbetçi Sulh Ceza Hakimliği'ne çıkarılan Faruk Koca için tutuklama kararı verildi.
Halbuki geçen sene centilmenlik ödülü alan Koca mutluluğunu şu cümlelerle aktarmış:
“Ödülü taşımanın ödül almaktan daha önemli olduğunu düşünüyorum. Bu ödülü almak, bundan sonra atacağımız adımlar ve yapacağımız işlerde bize daha da sorumluluk yüklüyor. Fair Play’in yaygınlaşması adına bir kulüp başkanı olarak elimden geleni yapacağımı söylemek istiyorum…”
Bu yaşanılanı kişilere indirgeyerek değerlendirmemek lâzım.
Patlamaya hazır bir bomba gibi etrafımızda dolanan onlarca insan var.
Toplumsal olarak sevgiyi, barışı, saygıyı içselleştiremiyoruz.
Kin, nefret söylemleri yükseliyor, haksızlıkla mücadele etmeye çalışanlar hor görülüyor, susturuluyor.
En çok da başarılar çekilemiyor.
Yaşanan olay için uzman psikologların bazı tespitleri var:
İnsanlar artık sık sık psikoza giriyorlar.
Gerçekliği yitiriyorlar, zihinler karışıyor ve karşılarındakileri öfkelerinin, nefretlerinin nesnesine dönüştürüp, saldırıyorlar…
***
Dünyaya kendimizi bir de bu şekilde tanıtmış olduk.
James Joyce’nin dediği gibi:
“Ülkeyi değiştirmek olanaksız. Gel konuyu değiştirelim.”