Filmin sonu belli!

Yazının Giriş Tarihi: 21.03.2025 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.03.2025 00:05

Her şey ne kadar da yorucu.

Muhakkak akışı bozan, huzuru kaçıran bir şey yaşanıyor; olaylar peşi sıra akıyor.

Bitmiyor, bitecek gibi de durmuyor.

Gündemden kendimizi soyutlama ihtimalimiz de ne yazık ki yok.

Ve olanları kaçırmama telaşı kalp krizi sancısı yaratıyor.

Gözümüz devamlı telefonda, televizyonda, sosyal medyada.

Kime ne olmuş, başımıza ne gelmiş, öyle miymiş?

Sorularımıza yanıt arıyor; hızla akan bir nehre kapılmış gidiyoruz.

Beklenti muhakkak gündemle ilgili siyasi içerikli yazı yazmam.

Ancak herkes kendi görüşünü empoze etmeye çalışırken ve ‘En iyisini ben biliyorum, senin kapasiten yetmez’ diye bağırırken ne gereği var?

Bazıları gök kubbenin altında güneşin son ışıklarını yakalamaya çalışıyor, başka bir hayatın mümkün olduğuna inanıyor olamaz mı?

Aposto’da rastladığım ifade şöyle:

“Tembellik reçetesi: Bugün hiçbir şey yapmamaya ne dersiniz?”

Bu yalnızca yan gelip yatmak, uyumak, interneti kesmek değil; düşüncelere, kaygılara da ara vermek bence.

‘Bunu sen yapabiliyor musun?’ diye sorarsanız inanın gözüm hep ekranda.

Zaten bu bir tavsiye yazısı!

***

‘Ne ara ben 50 yaşına geldim, hâlâ 20 gibi hissediyorum’ vb. yakınmalar duyuyorum.

Hepimiz için aynı şey geçerli.

Pandemiden sonra ipin ucunu daha da kaçırdık.

Hayatın hızını algılayamıyoruz ve bizi -iyi ya da kötü- nelerin beklediğinden habersiziz.

Aposto’nun örneği olan; ‘Hissedilen Zaman’ kitabının yazarı Marc Wittman, zamanın geçme hızını şöyle aktarıyor:

“Yaşadığımızı hissetmemiz gerek. Eskiden yeni olan şeyler rutinlerimize dönüşüyor. Bu yüzden yaşlılıkta zaman gerçekten uçuyor gibi geliyor. Bir kişinin hayatında bir şeyleri yetiştirmek için zaman baskısı ne kadar yüksekse, ne kadar can sıkıntısı ve rutin varsa, düşüncesi ne kadar geleceğe dönükse zamanı o kadar hızlı deneyimliyor.”

***

Trajik bir hikâye, geçtiğimiz hafta gündemdeydi.

Onca uğraşı arasında hesapta olmayan bir hastalık işlerden el çektiriyor.

Huzurevinde yaşlılara; ‘şu yaşında olsaydın ne yapardın ne isterdin?’ sorusu sorulmuş olsa gerek; ellerinde yazılı panolarla fotoğrafları çekildi ve sosyal medyada çokça paylaşıldı.

Onlardan birinde ‘Tekrar 20 yaşında olsaydım, tekrar Türkiye güzeli olmak isterdim’ yazılıydı.

Merak edip, peşine düşüldü; Eski Türkiye güzeli Sevgi Can Danlı olduğu anlaşıldı.

Renkli, ışıklı, bol alkışlı yaşam hikâyesi şöyle devam etti:

Yeşilçam’ın parlayan yıldızı; 1968’de Türkiye güzeli seçildi.

Ardından ticarete atıldı; Bağdat Caddesi’nde açtığı mağaza ile başarılı oldu. Ancak beyindeki sinir hücrelerinin zamanla bozulmasına ve ölmesine neden olan ‘Huntington’ hastalığına yakalandı; bu da bedenin hareket kabiliyetini elinden aldı.

Hastalığının ilerlemesi ile hayatının zorlaştığını fark eden Sevgi Can Danlı, kendi isteğiyle Darülaceze’ye yerleşti!

Sevgi Can Danlı, daha önce Anadolu Ajansı’na verdiği röportajda Darülaceze’de olmaktan mutlu olduğunu dile getirmişti:

“Burada bol bol kitap okuyorum. Ziyarete gelenler de bana kitap hediye ediyor, ben de okuduktan sonra kütüphaneye bağışlıyorum. Günlük gazeteleri takip ediyorum, arkadaşlarımla sohbet ediyoruz. Bize çok iyi bakıyorlar.”

Demem o ki; yetişme telaşıyla kendi ömrümüzü ıskalıyoruz.

Sonunda varacağımız yer, geride kalan anıları yad edeceğimiz yaşlılık.

Peki, bu telaştan nasıl kurtulacağız?

***

WGSN’e göre 2025 trendi: ‘Therapeutic Laziness’

Yani kulağa hoş gelen; tembellik terapisi.

Zamanı doğru kullan, her işini yetiştirmek için çizelgeler hazırla, dakika dakika planla algısı yıkılıyor.

Ayıplanan boş durma hâli artık tavsiye edilen bir terapi şekli.

Son olarak durumu özetleyen harika bir yorumu paylaşmak istiyorum:

“İnsanlığın yakasına en sonunda tembelliği reçete edecek kadar yapışan verimlilik baskısı, en sonunda herkesi dünyanın farklı kıtalarında, boş zamanı olmayan, dinlendiği için kendini kötü hisseden, hafta sonunu bile itinayla planlayan, bir günün, haftanın, ayın, yılın ve ömrün nasıl geçtiğini anlayamayan bir türe dönüştürdü…”

Oysaki filmin sonu belli!

Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
logo
Yeni Dönem Gazetesi En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.