Hava Durumu

Fakatsız, şartsız, sınavsız unvan ve hak istiyoruz!

Yazının Giriş Tarihi: 21.09.2022 06:00
Yazının Güncellenme Tarihi: 21.09.2022 08:58

Eğitim öğretim dönemi başladı. Meclis hâlâ tatilde. O yüzden öğretmenler Meslek Kanunu ile gelen sınavın iptal çağrılarına henüz yanıt alamadı. Konu hakkında görüşlerini bu kez Türk Eğitim-Sen’e sorduk. Okulların eksikliklerini, pandemi ile gelen dijital alışkanlığını, “Ücretmen” uygulamasını Türk Eğitim-Sen Bursa 3 No’ lu Şube Başkanı Ömer Işıkoğlu ile konuştuk.

 

Sendikalar çalışanların kamu ya da özel haklarını savunmak için var. Son dönemde bu hak arayışı için en çok öğretmenler ile karşılaşıyoruz. Açılan davalar henüz sonuçlanmadı. İtirazlarda karşılık bulmadı. Süreçte herkesin gergin bekleyişi devam ediyor üstelik Öğretmenlik Kariyer Sınavı tarihi de yaklaşıyor. 19 Kasım için başvurular alındı ama iptal olacak mı, olmalı mı? 2006 yılında uygulanan sınavla unvan ve mali iyileştirme alan öğretmenlerin olduğu vurgulanıyor. O dönemden bu zamana kadar başka sınav yapılmadı. Sistem değişiklikleri arasında hak kayıpları yaşandı, yaşanmaya devam ediyor. Uygulamanın ayrıntılarını, sınavsız meslekte yükselmenin nasıl olabileceğini, sözleşmeli öğretmen sorunu çözülmüş gibi dursa da diğer yandan ücretli öğretmenliğin hala çözümsüz oluşunu Türk Eğitim-Sen Bursa 3 No’lu Şube Başkanı Ömer Işıkoğlu’na sorduk. Onlar da sendika olarak dava sonucunu bekliyorlar!

 

Sendika olarak Öğretmenlik Meslek Kanunu’na bakış açınız nedir? Kariyer basamakları uygulamasıyla öğretmenlerin sınav olmasını nasıl karşılıyorsunuz?

Türk Eğitim-Sen olarak sınav olmasını istemiyoruz. Öğretmenlik, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu içerisinde eğitim ve öğretim hizmetleri olarak geçiyordu. “Öğretmenlik Meslek Kanunu” uzun süredir istiyorduk ama bu şekilde değil!  Türk Eğitim-Sen olarak 8 Aralık 2021 tarihinde basın açıklaması yaptık. Hükümete ve bakanlığa, kanunun paydaşlarla paylaşılmasını ve görüşlerimizin alınmasını istedik. Ancak şubat ayında kanun çıktı ve içinde de “Kariyer Basamakları” maddesi yer aldı. Aslında 2006’da da sınav yapılmıştı. O zaman uzman ve başöğretmen unvanlarını alıp, mali haklardan faydalananlar oldu. Biz o zamanda şimdi de bunun sınavsız olması gerektiğini söylüyoruz. 2006’dan 2021’e kadar geçen sürede sınav yapılmadı. O dönem içerisinde uzman öğretmenlik unvanlarını alanlar haklardan yararlandılar.

KANUNDA TUTARSIZLIK VAR

Öğretmenlerin bu mali hakları alabilmeleri için nasıl bir sistem öngörüyorsunuz?

Hiçbir şarta bağlı kalmaksızın 10 yılını dolduranlar uzman olsun, 20 yılını dolduran öğretmenler başöğretmenlik unvanı alsınlar. Hep meslekte geçen süreye göre olması gerektiğini savunduk. İsteklerimizin bazıları kabul olurken maalesef kanuna sınav ve sınavı geçme şartı olarak 70 puan geldi. 19 Kasım’da sınav var. Sınavın iptal olması şartıyla sendika olarak dava açtık. Bizim yönetmelik içerisinde tutarsızlık olarak gördüğümüz bir madde daha var. 2006’dan beri sınav yapılmadığı için bu dönem içerisinde kıdemi yükselen arkadaşlarımız oldu. O zaman için 7 yıl şartı vardı. 7 yılını, 2006 da tamamlayamayanlar sınava girememişti. Bugün aralarında 25 yıllık kıdemi olanlar var. Şimdi uzman öğretmenlik alınca, başöğretmenlik için gene beklemeleri gerekecek belki ömürleri yetmeyecek. Dava konularımızdan biri de bu! Beklemeksizin uzman ve ardından başöğretmenliği almaları gerekiyor. Amasız, fakatsız, şartsız, sınavsız unvanların verilmesini talep ediyoruz.

 

ÖDÜL VE DİSİPLİN DÜZENLEMESİ YOK

 

Zaten öğretmen uzman olarak mezun oluyor diyerek böyle bir ayrım olmamasını talep edenler var. Öğretmenlerin ayrıca bir unvan almalarını doğru buluyor musunuz?

Önceliğimiz var olan kanuna girmiş olan uzman ve başöğretmenlik unvanlarının kullanılıyor olması. Mevcut öğretmenlerin içerisinde şu anda bu unvanları alıp kullananlar ve mali haklardan faydalananlar var. Bazı sendikalar yıllardan beri bunun olmaması gerektiğini söylüyor. Evet, biz de diyoruz; öğretmen zaten uzmandır. Konuşulması gereken konulardan birisi, öğretmenler odasında farklı farklı isimlerle sınıflama olacağı. Biz bunu kabul etmiyoruz. Aynı durum sözleşmeli öğretmenlerde de geçerli. Kanunda ödül, disiplin kısımları yok bunlar için gene 657 sayılı kanuna bakılıyor. Daha sonra yapılacak olan düzenlemeler ile sendika olarak çalışmalarımızı yapıyoruz. Teklifleri sunacağız. Vekillere ulaştıracağız ve kanuna eklenmesini isteyeceğiz.

ATATÜRK’ÜN İZİNDEYİZ!

 

“Başöğretmen” unvanının kullanılması çeşitli kesimlerce iyi karşılanmadı. Bu konuda itirazınız bulunuyor mu?

Başöğretmenlik tabii ki Mustafa Kemal Atatürk’e Millet Mektepleri’nin açılışında verilen bir unvan. Biz de diyoruz ki ‘Başöğretmen’in izindeyiz, O’nun yolunu takip ediyoruz, Cumhuriyet’e sahip çıkıyoruz, O’nun ilkeleri doğrultusunda hareket ediyoruz. Unvanı alırsak her zaman için onur duyarız. Türkiye öğretmenleri olarak temsil görevi olarak görüyoruz. Mustafa Kemal Atatürk’e verilen diğer unvanları da mı kullanmayalım; Gazi, Cumhurbaşkanı vb. O anlamda bakınca talep kendi içerisinde çelişiyor. Bir ismi almak ve farklı yönde kullanmak değil amacımız. İsteğimiz, o isme, sıfata sahip çıkmak ve onun ilkeleri doğrultusunda gösterdiği yolda devam etmek.

‘ÜCRETMEN’LİK İSTEMİYORUZ

Sözleşmeli öğretmenler kadroya geçirilecek diye açıklama geldi ama ücretli öğretmenler için şu anda bir çalışma yok. Bu sistemi onaylıyor musunuz?

Ülkemizin ve eğitim sisteminin en acı durumudur. Dışarıda da KPSS mağduru değimiz eğitim fakültelerinden mezun yaklaşık 600 bin genç var. Açılan kontenjanlar 20 bin civarında. İnanılmaz bir birikme oldu. Ücretli öğretmen çalıştırılıyorsa sistemde öğretmen ihtiyacı olduğunu gösterir. 100 binin üzerinde norm açığı olduğunu biliyoruz. 79 ilde 83 bine yaklaşan bir ücretli öğretmen çalıştırılıyor. Bakanlık bir bakıma kendi öğretmen ihtiyacını ücretli olarak karşılıyor. Bu kişiler öğretmenler odasına girince kadrolu olanlarla aynı fakülteden mezun, aynı işi yapıyor ancak KPSS ve kontenjan yüzünden kadroya geçemiyorlar. “Ücretmen” tanımlaması geçiyor ve bu ağır bir durum. Ücrette asgari ücretin altında, sigorta yarım yatıyor. Bu çok acı. Belki aldıkları ücretle ancak yol ve yemeklerini karşılayabilecekler.

PERSONEL EKSİKLİĞİ GİDERİLMELİ

Yeni eğitim öğretim yılı başladı. Bursa’da okullarda dile getirmek istediğiniz sorunlar neler?

En önemlisi yardımcı hizmetler ve güvenlik personeli eksik. İŞKUR aracılığıyla giderilmeye çalışılsa da yeterli değil. Öğrencilerin hijyenik ortamlarda eğitim görmeleri gerekiyor. Bu yüzden acilen temizlik personeli sorunu çözülmeli. Aynı zamanda ilave okul ihtiyacı var. Onların da değerlendirilmesi gerekiyor. Plansız, göçle gelen öğrenciler var. Entegrasyon çerçevesinde yapılan çalışmalar bulunuyor. Nasıl bir durum oluşuyor, Suriyeli öğrencilerin gelmiş olduğu okullarda öğrenci sayısı yükseliyor ve diğer öğrenciler başka okullara gidiyor. Sınıf içerisinde farklılaşmaya, okullar arasında bir öğrenci kaymasına ve aynı zamanda planın dışına çıkılan öğrenci sayılarında artış oluyor. Milli Eğitim Müdürlüğü’ne bu konuda kendi çekincelerimizi ve aynı zamanda taleplerimizi iletiyoruz.

 

Meslek Liseleri için Bursa’da büyük atılım yapılıyor. Ancak meslek liselerinin bir dikte olarak geldiği, çocukların okul hayatlarının sonlandırıldığı da bir görüş. Bu konu için sendikanın düşüncesi nedir?

Meslek teknik eğitim var, Anadolu fen liseleri var, imam hatiplerin olduğu din öğretimi var ve aynı zamanda ben bu örgünde kalmak istemiyorum diyenler için açık öğretim liseleri var. Bir de MESHEM’ler var. Öğrenciler bir gün okulda 4 gün işletmede devam ederek yani eskinin çırak anlayışı içerisinde çalışanlar var. Ara eleman değimiz mavi yakalıların yetiştirilmeye çalışıldığı durum bu. Bursa sanayisi çok büyük ve ara elemana ihtiyaç var. Öğrencilerin yüzde 40, 45’i mesleki eğitimde okuyor. Okulların kontenjanlarına baktığımızda mevcut okul yapıları içerisinde öğrenciler, meslek liselerine yönlendiriliyor, zorlanıyor gibi bir sonuç ortaya çıkmış oluyor. Tabii ki öğrencilerimizin kendi yetenekleri, istekleri konusunda yetiştirilmelerini ve üst öğrenime hazırlanmalarını isteriz.

OKULSUZ TOPLUM OLMAZ

Pandemi sonrası bilgisayar bağımlılığı arttı. Z kuşağına ve dijitalleşmeye bakış açınız nedir?

Tanımlama var ama böyle bir ayrım doğru değil. Gençlik olarak bakıyoruz, görüyoruz. Dijitalleşme ve dijitali kullanmada da uzmanların bir tanımlaması var; bir içine doğanlar, bir de göç edenler. Biz yaş grubu olarak göç edeniz. Eskiden telli telefon, telgraflar bunları biliyorduk. Bilgisayara geçişi çok başka bir anlayış, beklenti ve inanılmaz üstün bir buluş şeklinde görüyorduk. Şimdi cebimizde taşıyoruz teknolojiyi. Yok sayamayız, engelleyemeyiz de! Yenileşmeye açık olmamız gerekiyor. Teknoloji tarafından yönetilen değil, bizim yönettiğimiz dijital çağ olmalı. Pandemi ile durum inanılmaz bir hal aldı. Uzaktan öğretimin işin içine girmesiyle hayatımızda tablet, telefon öncelik oldu. Şimdi dijitale bağımlı hale geldik. Bu bağımlılığı yeni şeyler öğrenme noktasında ilerletmemiz gerekiyor. Okul sosyalleşmenin de gerçekleştiği, duyguların da verildiği bir alandır. Okul sadece akademik derslerin verildiği yer değildir. Okulsuz toplum olacağını düşünmüyorum. Ülke olarak bugüne kadar her şeyin üstesinden geldik. Bundan sonra da sorunları çözerek, gelişerek, güzel başarılar elde edeceğiz!

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.