Aylar sonra beklenen toplantı gerçekleştirildi; Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey basınla buluştu.
Böylece 9 aylık bir dönem değerlendirilmiş oldu.
Yapılanlar, sıradaki projeler ve borçlar gündemdeydi.
Aslında bilmediğimiz, hiç duymadığımız bir şey yoktu listede.
Merinos Atatürk Kongre ve Kültür Merkezi’ndeki toplantıda, Başkan Mustafa Bozbey’in yanı sıra CHP İl Başkanı Nihat Yeşiltaş, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Doç. Dr. Ergül Halisçelik, Genel Sekreter Yardımcıları da vardı.
Tabii belediye iştiraklerinin müdürleri de.
Konusu açılmışken şuna değinmek istiyorum:
Kendi birimlerindeki çalışmalar hakkında kurum müdürleri de bilgi verse nasıl olur?
***
Başkan Mustafa Bozbey, Eğitime destek, toplumsal eşitlik ve sosyal destek, BESAŞ, BURFAŞ, kadınlara yönelik çalışmalar, çiftçi destekleri ve tarıma yatırım, Tarım Peyzaj A.Ş., ulaşım ve altyapı, yakın zamanda başlayacak ulaşım projeleri, turizm ve kent tarihi, 1/100.000’lik Çevre Düzeni Planı, kentsel dönüşüm, BURKENT, BUSKİ yatırımları, BURULAŞ, fen işleri projeleri, 2025 yılında tamamlanması planlanan projeler, park bahçeler, kültür sanat, çevre koruma, itfaiye, sağlık hizmetleri, gençlik ve spor, dış ilişkiler, Kültür A.Ş., belediyenin mülkiyetinden çıkan taşınmazlar ile BUSKİ ve diğer şirketlerin borç durumu hakkında bilgi verdi.
Zaten hazırlanan kitapçıkta da senenin özeti mevcut.
Gün içinde fark etmiyoruz ama 9 aylık süreçte epeyce etkinliğe şahit olmuşuz.
‘Yeni Yıl Meydanı’ ile seneyi kapatan Büyükşehir 2024 kitapçığında bir eksik var.
Tarihi denk gelmediği için dışarda kalmış ama ben hatırlatayım:
Bursa FOTOFEST başladı, kaçırmayın!
***
Başkan Bozbey; “9 aylık süreçte Bursa’mızın her köşesinde eşitliği sağlamak adına birçok çalışmayı başlattık. Ulaşım, altyapı, çevre ve sosyal hizmetlerden kentsel dönüşüme kadar birçok alanda projeler ürettik. Amacımız, her bir hemşehrimizin bu kentin imkânlarından eşit şekilde faydalanmasını sağlamak ve Bursa'mızı örnek bir dünya kenti haline getirmek. Bu süreçte karşılaştığımız zorluklar ve engellemeler de oldu. Kendileri din istismarı yapanlar, bizleri kayyumla dahi tehdit ettiler. Şunu bilsinler ki; milletin iradesine ve seçilmiş makamlara saygı duymayan hiçbir anlayış, demokrasimizin kök salmasına engel olamayacak; adaletin ve halkın gücü daima galip gelecek. İnancımız, kentimize olan sevgimiz ve sizlerden aldığımız güçle bu zorlukları birlikte aştık, aşmaya devam edeceğiz” ifadelerini kullandı.
Bursa’nın dertlerinin her birini saymaya artık gerek görmüyorum.
Çünkü karşılıklı bunları sıralamaktan ‘problem uzmanı’ olduk.
Öyle bir hale gelindi ki iyi olan şeyleri konuşamıyoruz.
Algıda seçicilik devreye giriyor ve insanın canı hep oyalanacak bir sorun istiyor.
Bu nedenle tek bir odak noktam bulunuyor, o da:
Hanlar Bölgesi’nin canlandırılması!
Geçen hafta turizm paydaşlarıyla görüşmüş ve şehrin turizmden hak ettiği payı alabilmesi için yapılması gerekenleri ele almıştık.
Hatta ‘turizm zabıtası’ kavramı hakkında da bilgilendirilmiştik.
Başkan Bozbey aynı beklentiyi dile getirdi:
“Bursa’da geceleyen turist sayısı 1.4’tür. 12 bin yıllık geçmişe sahip olan Bursa’nın bu rakamlarda olmasını hepimiz oturup düşünmeliyiz. Özel çalışma grupları oluşturarak toplantılar yaptık ve belirli bir noktaya geldik. Hanlar Bölgesi, akşam saatlerinde kapanıyor. Hanlar Bölgesi’nin 24 saat yaşaması lazım. Birçok tarihi birikimimiz var. Eğlenebileceği mekânları oluşturmalıyız. Aksi takdirde turist burada durmuyor. Akşamları İstanbul’a dönüyor. Esnafımıza ve kentimize katkı sağlayacak, istihdamı artıracak bir çalışma içerisindeyiz. Sahip olduğumuz kaplıcaları daha Bursalılar tanımıyor. Öncelikle var olan değerlerimizi Bursalıların tanıması gerekiyor” ifadelerini kullandı.
Hanlar Bölgesi için bir süredir ilgili kesimleri dinliyorum.
Yerel yönetimler, turizmciler bu listedeydi tabii.
Ancak esnafa da kulak vermek gerek!
Görüştüğüm Kapalı Çarşı ve Hanlar Bölgesi’ndeki esnaftan şu ifadeleri not aldım:
“Gece geç saatlere kadar durmayı biz de isteriz ama güvenlik zafiyeti oluşacağının farkında mısınız?
Akşam olunca seyyar satıcılar meydanı dolduruyor.
Her bölgeden insan geliyor.
Evsizlerin battaniyelere sarılarak dükkânların önünde yattığına şahit oluyoruz. Her şeyden önce çarşı girişine acilen güvenlik noktası konmalı.
Bir diğer endişemiz de gece 2-3’e kadar dükkânları açık tutarsak personel maliyetlerimiz artacak. Bunu karşılayabilecek satış potansiyeline ulaşabilecek miyiz?
Bunları ayrıntılı biçimde konuşmalıyız!”
***
Bir şeyleri talep ederken sadece kendi açımızdan bakıyoruz.
Kimi dinlesek, haklı!
O halde orta yolu bulmadan önce ben de ‘güvenlik meselesinin çözülmesi’ gerekliliğini vurgulamış olayım…