Bursa ferah, temiz bir havayı solumayı; sabah ve akşam trafik stresi yaşamadan; depremde enkazda mı kalacağım korkusu duymadan yaşayacağı anı hayal ediyor, bekliyor…
Yalnızca bu şehrin derdi değil saydıklarım.
Türkiye kuruluşundan bu yana çok sayıda badire atlattı; atlatmaya da devam ediyor.
Savaşlar, krizler, afetler...
Var olma sancıları, lider olma sancılarına dönüştü, dertler hiç bitmedi.
Haliyle toplumda ciddi travmalar var.
Bireysel psikolojik sorunlarımız dışında tarih boyunca taşıdığımız yüklerimiz mevcut.
Başarılarımızla da mağlubiyetlerimizle de gurur duyuyoruz, yanlış anlaşılmasın.
Bunları yaşamış olmamız cefakeş - cefa çeken, sıkıntıya katlanan demek.-olmamıza neden olmuş, buna değinmek istedim.
Neo Skola platformunda ‘Politik Psikoloji’ dersini veren Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan durumu şöyle özetlemişti:
“Türkiye, Osmanlı’daki geniş sınırlarını kaybederek kurulmuş bir ülkedir. Savaşı zaferle taçlandırarak kendimize ülke kurduk; haliyle bunu her sene kutluyoruz. Ancak geri planda ciddi kayıplar var; hem toprak hem de insanlarımızı yitirdik. Farkında değiliz ama aslında travma ülkesiyiz! Bu da ciddi toplumsal psikolojik sorunlar yaratıyor…”
Zorluklarla mücadele etmeye alışkınız; söyleniriz, şikâyet ederiz, çileden çıkarız ama sıkışık trafikte beklemeyi de, hava kirliliğinde boğulmayı da, en ufak sarsıntıda başımıza geçme ihtimali olan evimizde oturmayı da sürdürürüz.
Tabii yöneticiler için avantaja dönüşüyor bu tavır.
Sorunlar çözümsüz beklerken; kimsenin enflasyonla mücadele sürecinde bu küçük dertlere ayıracak vakti yok.
Mesela Bursa’da yerel seçimlerden sonra değişimin verdiği heyecan yerini normalleşmeye bıraktı.
Yapılana duyulan coşku da azaldı, yapılmayana karşı öfkede durağanlaştı!
***
Salı akşamı gerçekleştirilen Bursa Büyükşehir Belediye Meclisi’nin Kasım ayı 2. oturumundan bir karar çıktı:
Bursa'da yol kenarı otoparklar ücretsiz hizmet vermeye başlamıştı.
Toplantıda yeniden ücret getirilmesi teklifi sunuldu ve oy birliğiyle teklif kabul edildi!
Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, 2 Mayıs 2024 tarihinde sosyal medyadan yaptığı açıklamayla parkomatların 3 Mayıs'ta ücretsiz olacağını açıklamıştı. Karar sonrası ise Bursalı vatandaşlar ikiye bölünmüş, bazıları ücretsiz olması gerektiğini savunurken bazıları da ücretli devam etmesi gerektiğini çeşitli gerekçeler sunarak savunmuştu.
Denetim olmadığı takdirde amiyane tabirle değnekçiliğin -sokaklarda park eden arabalardan otoparkmış gibi para alan kişilere halk arasında verilen isim.- önüne geçilemeyeceği de çokça dile getirilmişti.
Mayıstan bu yana basına yansıyan bir sorun olmadı.
Ancak şunu çok duyar olmuştuk:
“Ücretsiz diye herkes getirip arabasını bırakıyor, günlerce duruyor. Özellikle Heykel’de dar sokaklarda, caddelerde trafik sorununu artırıyor. Hastanelerin, okulların, kamu dairelerinin önleri araba dolu.”
Hatırlarsanız kasım başında Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, BESOB’a bağlı odaların başkan ve yöneticileriyle Merinos Atatürk Kongre Kültür Merkezi’nde düzenlenen ‘Esnaf Buluşması’ programında bir araya gelmişti.
Orada da otopark sorunuyla ilgili konuya değinen Başkan Bozbey, seçim öncesi söz verdiklerini ve göreve gelir gelmez cadde üstündeki otoparkları ücretsiz hale getirdiklerini hatırlatmıştı.
Geçen sürede suiistimallerin artması üzerine özellikle esnaftan şikâyetler aldıklarını dile getiren Başkan Bozbey, “Hem esnaf hem vatandaş ile bir araştırma yaptık. Uygulamada memnuniyet çok yüksek ama ‘Süreli olsun mu?’ denildiğinde de ‘Evet, süreli olsun’ denildi. Vatandaş en çok yer bulamamaktan, araçların uzun süreli park edilmesinden, esnaf ise dükkânının önünün kapatılmasından ve kendilerinin yer bulamamasından şikâyetçi oldu. O zaman dedik ki; ‘Bir saat ücretsiz yapalım. Bir saatten sonra ücretli olsun’. Bu yönde bir karar oluşturarak yakında uygulamaya başlayacağız” demişti.
***
Yani mecliste teklifin kabulü sürpriz değil.
Neden skandalmış gibi karşılanıyor, anlayamadım!
Bazı kesimler tarafından yöneticiler düşmanlaştırılıyor; ‘bakın tekrar ücretli yapıldı’ diye haykırılıyor.
Siyaset bu olsa gerek…
Yazımı Prof. Dr. Deniz Ülke Arıboğan’ın cümlesiyle bitirmek istiyorum:
“Düşman, siyasetin ihtiyaç duyduğu bir şeydir. Düşman itinayla üretilir!”
Olmaz ya; amaç hizmetken tüm dinamikler bir araya gelmeli.
Olmazsa da biz nasılsa katlanmaya devam ederiz…