Ben İrem GÜNER;
Yeni adresim, YeniDönem Gazetesi’nden herkese merhaba…
Bir şeyi en iyi şekilde öğrendiğinizi ne zaman fark ettiniz?
Ne zaman ‘Bu konuyu en güzel ben anlatabilirim, her ayrıntısına hakimim’ dediniz?
Yeni çalışmaya başladığınız dersleri ve kitapları bir düşünün.
İşiniz bittiği zaman tüm satırları çizilmiş, kenarlarına notlar alınmış ve sonra sanki siz hiç uğraşmamışsınız gibi tüm bilgiler aklınızdan uçup gitmiş.
Öğrenilmemiş, geçici olarak belleğe atılıp, silinmiş.
Bu duruma kimileri ezberci eğitim diyor, kimileri ise tekrar yapılmadığı için unutuluyor diye açıklama getiriyor.
Sınavlar için “yaş grubunun hiç önemi yok” çok sayıda teknik var.
Renkli kağıtlara yazmak, bazılarını yanımızda taşımak,
belli saat aralıklarında odaklanarak çalışmak,
içinde bulunulan odanın ışıklandırılması, ergonomik olması, ısı kontrolü,
özel hocalar, interaktif kitaplar vb. gibi
saymakla bitmeyen teknikler…
Bunlardan biri Feynman Tekniği!
Profesör Richard Feynman 1918 – 1988 yılları arasında yaşamış kuantum mekaniği alanında çalışmış Nobel Fizik Ödülü'ne layık görülmüş Amerikalı teorik fizikçidir. Okulda yapılan bir zekâ testinde Feynman’ın IQ’su 123 olarak ölçülmüş. James Gleick isimli biyografi yazarına göre bu zekâ düzeyi “yüksek ve taklit edilmesi çok zor” olarak tanımlanıyor. Daha 15 yaşındayken, kendi kendine sonsuz seriler, geometri, o ismini duymak dahi istemediğimiz türev ve integrali öğrenmişti. Bill Gates’in de kendisini örnek aldığı, okuduğu, araştırdığı biliniyor.
Yaptıkları arasında en dikkat çekenlerden biri; Challenger Uzay Mekiği’ndeki kazanın sebebini bulması! Feynman’ın araştırmaları, başka birçok alandaki çalışmaların da yolunu açmıştır. Tüm bu çalışmaların yanında onu farklılaştıran nokta; çok iyi bir anlatıcı olmasıdır.
Kaliforniya Teknoloji Enstitüsü’nde öğrencilerine yaptığı açıklamalar ve onlara verdiği önem sayesinde itibar kazanmıştır. Her zaman anlatımlarında herkesin anlayabileceği bir dil kullanmış olması bugün bile bulunması zor bir durum! Feynman’a göre; bir konu öğrenciye anlatılacak kadar basit aktarılamıyorsa o konu aslında anlatan kişi tarafından da algılanamamıştır!
Bu prensip çerçevesinde Feynman Tekniği doğmuş.
Bilmediğim Şeyler Defteri, Feynman'ın öğrenmek istediği konuları not aldığı bir defter. Sadece bir kâğıda notları alınca tabi ki öğrenmiş olmuyoruz. Feynman için, defter bilginin artışının takibini sağlıyor.
Altın maddeler ise şunlar;
Bu şahane tekniği belki de farkında olmadan kullandık, kullanıyoruz…
Not alıyoruz, kendimizdeki gelişmeleri takip ediyoruz ve her öğrendiğimizi bir öğretmen gibi kendi kendimize ya da birine anlatıyoruz!
Sadece okula giderken yapılabilir diye kendinizi kısıtlamayın. Bu bir yabancı dil de olabilir, müzik aleti çalmaya çalışmak da, resim yapmak da olabilir.
Her alanda bu teknikle ilerleme kaydedebilirsiniz. Sözel, sayısal, eşit ağırlık diye bizi kategorize eden sistemde aslında herkes kendi alanının dışında pek çok şey öğrenme kapasitesine sahip. Yeter ki doğru öğrenme tekniklerini uygulayabilelim.
Şimdi derinlemesine öğrenme için ihtiyacımız olan; boş bir defter ve gönüllü dinleyiciler!