Geçtiğimiz günlerde 2024 yılı 3. çeyreğinin işsizlik rakamları açıklandı. İşsiz sayımız 20 bin kişi azalarak, 3 milyon 106 bin kişi oldu. Buna müteakip 15 -24 yaş grubu genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 16,8 olarak açıklandı. Rakamlar iç açıcı değil. Çalışmayan, dolayısıyla gelir sahibi olmayan kişi sayımız oldukça fazla.
Bir ülkenin kalkınması, refah seviyesinin yükselmesi için işsizlik rakamlarının düşük olması, üretimin ve istihdamın yüksek seyretmesi büyük öneme sahip. Açıklanan rakamlara göre milyonlarca insanımız iş bulamadığı için sokaklarda geziyor, fakat işin aslı bu mu? İş mi yok, yoksa olan işleri beğenmeyenler mi çok? Bunu tartışmamız lazım.
Ülkemiz Suriye'den yoğun bir göç aldı, ilaveten Afganlar Bangladeşliler, Iraklılar milyonlarla ifade edilen rakamlarla Türkiye'de yaşamlarını sürdürüyor. İşsizlik rakamlarının bu derece yüksek olduğu Türkiye’de, sığınmacı dediğimiz kitlenin birçok iş koluna girerek çalıştığını, evine ekmek götürdüğünü kendi gözümüzle görüyoruz. Bursa'yı baz aldığımızda şehrimizde ikamet eden Suriyeli sığınmacıların hepsi öyle ya da böyle çeşitli sektörlerde çalışıyor. Bu kadar çok sayıda sığınmacı, Türkçe’yi dahi bilmeden ülkemize gelip iş bulabiliyorsa işsizlik rakamları ile ilgili konuya farklı bir gözle bakmamız lazım.
Türkiye'de liseyi bitirmek mecburi olduktan sonra, gençlerimiz üniversiteyi bitirmenin peşine düştü. Elbette ki üniversite mezunu sayımızın yüksek olması ve gün geçtikçe daha da artması gurur verici. Diğer bir yandan da, herkes üniversite mezunu olunca beyaz yakalı dediğimiz konumlarda iş arar hale geldi. Masa başı harici işleri kabul etmez oldu. Ocak 2024 itibarıyla Türkiye'deki toplam üniversite sayısı 209. Bunların 131'i devlet, 78’i vakıf üniversiteleri. Daha çok tercih edilen, isim yapmış üniversitelerin birçoğu da başta İstanbul olmak üzere büyük şehirlerimizde bulunuyor.
Bursa'da yaşayan bir ailenin üniversite eğitimi gören çocuğu, şehir dışında bir üniversiteyi kazandığı takdirde aylık gideri en az 15 bin Lira civarı. Bahsettiğimiz devlet üniversiteleri, gidilecek üniversite. Bursa ya da başka bir ilde özel bir üniversite ise çok daha afaki rakamlar söz konusu.
Üniversitede çocuğunu okutan aileler maddi yönden büyük bir külfetin de altına girmiş oluyor. Bu kadar zorluklara katlanarak alınan üniversite diplomasının ardından da, bitirilen bölümle alakalı iş bulunamaması, bulunan diğer işlerin de üniversite mezunları tarafından tercih edilmemesi sorunu başlıyor.
Üniversite mezunu bir genç fabrikaya girip işçi olarak çalışmayı, garsonluk yapmayı, genel tabirle ara eleman olarak hayatını idame ettirmeyi kabul etmiyor. Kravatını takıp masa başında çalışacağı işlerin peşine düşüp büyük bir hayal kırıklığı yaşıyor. İşsizlik rakamlarımızı düşürüp, kalkınmayı hızlandırmamız için önce beynimizde devrimleri gerçekleştirmemiz lazım.
Üniversiteyi bitirirsem daha iyi bir işim olur, daha yüksek maaş alırım algısı yerine bir meslek sahibi olursam, iş bulmam para kazanmam çok daha kolaylaşır düşüncesini gençlerimize aşılamamız gerekiyor. Üniversiteyi bitirirsem hayatım kurtulur diyerek, yıllarını harcamış milyonlarca genç maalesef ki branşına uygun iş bulamadığı için sokaklarda geziyor.
Türkiye'de nitelikli iş gücü eksikliği, ara eleman sıkıntısı kronik bir soruna dönüştü. İnşaatta, otomotivde, tekstilde mobilyada, lokantada, otelde çalışacak eleman bulunamazken, genç işsizlik rakamları yukarı doğru tırmanıyor. Görünen o ki, ilerleyen yıllarda su tesisatı döşeyecek, inşaatta duvar örecek, otomobil tamir edecek usta, tıraş olacak berber, kafede çay getirecek garson, kargo dağıtımı yapacak kimse kalmayacak.
Bir ülkede ara eleman olmazsa, fabrikalarda çalışacak, üretime katkıda bulunacak kimse kalmazsa, üniversiteyi bitirip beyaz yakalı olarak iş arayan kitle tamamen açıkta kalır. Bu konuda elbette ki devletten beklentiler var fakat iş önce ailelere düşüyor. Çocuklarımızı üniversite bitirmeye yönlendirmeden önce, meslek sahibi yapmaya çalışmamız, üniversite bitirmenin tek çare olmadığını empoze etmemiz, para kazanmanın tek yolunun masa başı iş olmadığını anlatmamız gerekli.
Devletin de ara eleman ihtiyacı olan sektörleri tespit edip üzerine düşeni yapması, meslek edindirme ve garantili iş bulma konusunda daha aktif olması zaruri önem taşıyor. Ülkemizde bu kadar büyük sayıda üniversite mezununun çalışacağı masa başı işler için yeterli masa yok. Tarımın, sanayinin ara eleman açığı çok. Durum bu şekilde giderse 15-20 yıl sonra çözüme ulaştırmamız daha da imkânsız hale gelecek.
SAĞLICAKLA KALIN