Kendi derdimizi unuttuk, Narin ile ilgili haberlere kilitlendik günlerce. Canlı olarak bulunmasına umut ettik. 19 gün sonra yüreğimiz yandı, içimiz titredi. İnsanlığımızdan utandık. Hem ağladık hem isyan ettik.
Diyarbakır Bağlar ilçesinde geçmişte köy, şu an mahalle olan Tavşantepe'de 8 yaşında bir kız çocuğunun Kur'an kursundan çıktıktan sonra kaybolduğu haberi medyada yer almaya başladı. 21 Ağustos'ta öncelikle mahalle sakinleri tarafından başlatılan arama faaliyetine katılım gün geçtikçe arttı. Jandarma arama kurtarma ekipleri, iz takip köpekleri, Bağlar jandarma komutanlığı, Bağlar asayiş komando bölük komutanlığı, jandarma Özel harekat timleri, jandarma suç araştırma timleri, istihbarat şube müdürlüğü, köpek iz takip timi ve su altı arama kurtarma timinin yanında, AFAD, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi su altı arama ekipleri ve ilçe belediyelerinden de arama kurtarma ekipleri yeraltı görüntüleme cihazı eşliğinde hummalı bir çalışmaya giriştiler.
Binlerce kişiden oluşan ekipler büyük bir umutla Narin'i bulmak için Tavşantepe Mahallesi ve çevresinde tam 8 kez gece gündüz demeden arama yapıp iz sürdüler. Zaman geçiyor ama Narin'den hiçbir iz bulunamıyor. İki ihtimal akla geliyor; ya kaçırıldı ya da düşünmek bile istemediğimiz şekilde öldürülerek bir yere gömüldüğü ihtimalleri kuvvet kazanıyordu. Mahalle sakinleri sorguya alınıyor, kim ne biliyorsa anlatsın deniliyor fakat kimseden çıt çıkmıyordu. Arama faaliyetlerinin devam ettiği 19. günde bölge sakinlerinden Nevzat Bahtiyar isimli kişi ki bu da gözaltında olanlardan biriydi. Bildiklerini itiraf etmeye başladı. 8 yaşındaki minik Narin'in cesedinin amcası Salim Güran tarafından kendisine verildiğini hem tehdit edildiğini hem de amca tarafından kendisine 200 bin lira karşılığında cesedi gömerek yok etmesini istediğini söyledi. İtirafçı Nevzat Bahtiyar'ın gösterdiği yerde yapılan aramada tüm Türkiye'yi kahreden bir görüntü karşımıza çıktı.
Minik Narin öldürülmüş, bir çuvala konulmuş mahallenin bir buçuk kilometre kadar ötesinden geçen dere yatağına gömülmüş, üzeri de bulunamaması için taş ve çalılarla kapatılmıştı. Bu acı haberi alan gerçek insanlar sanki kendi evladını kaybetmiş gibi derin bir üzüntüye boğulurken, gerçek olmayan insanlar yani insan kılığında yaşamını sürdüren yaratıklar hala cinayeti işleyeni korumaya devam ediyorlar.
8 yaşındaki masum günahsız bir kız evladının hunharca öldürülmesi ve cesedinin yok edilmeye çalışılması tüm Türkiye'de infial yaratırken, siyasi parti başkanları, Cumhurbaşkanı Erdoğan, Adalet Bakanı, İçişleri Bakanı, Aile Ve Sosyal Politikalar Bakanı art arda açıklamalar yaparak fail ya da faillerin bir an önce bulunması için ne gerekiyorsa yapılacağını ve en ağır cezanın verileceğini ısrarla dile getirdiler.
Bugün geldiğimiz noktaya baktığımızda, Narin Güran cinayeti soruşturması kapsamında Diyarbakır adliyesine sevk edilen 22 şüphelinin 25 saate Aşkın süren sorgu işlemleri sonrasında, Narin'in annesi Yüksel ağabeyi Enes amcası Fuat Güran ve iki kuzeni ile yengesinin de aralarında bulunduğu 8 kişi cezaevine gönderildi. Baba Arif Güran'ın da bulunduğu 4 kişi adli kontrol kararıyla 14 kişi serbest bırakıldı.
İtirafçı Nevzat Bahtiyar'ın katil olarak işaret ettiği mahalle muhtarı diğer amca Salim Güran'da soruşturma kapsamında ilk tutuklanan şüpheliydi. Görünen o ki bu vahşi cinayette öncelikle suçu işleyen kişi ya da kişiler var, cesedi gömdüğünü itiraf eden Nevzat Bahtiyar ve bildiklerini anlatmayan suçluyu kayırma ve suç delillerini yok eden diğer kişiler mevcut. Tutuklanıp cezaevine gönderilen bu kadar kişi varken henüz 8 yaşındaki bu masum kız çocuğuna kimin kıydığı ve bu vahşeti neden yaptığı netlik kazanmadı. Gözaltına alınan ve tutuklanan maktulün akrabaları ve mahalle sakinlerinin verdikleri ifadeler çelişki dolu.
Kamuoyunda uyanan intiba bunlar cinayeti kimin işlediğini, hatta neden yaptığını biliyorlar fakat söylemiyorlar. Mesele her ne olursa olsun, ortada vahşice katledilerek dere yatağına gömülen 8 yaşında günahsız bir kız çocuğu var. Katilin ve ona yardım ve yataklık edenlerin tespit edilip en ağır cezayı alması insani vicdana sahip olan herkesin en büyük beklentisi. Kanunlarımıza göre verilecek en ağır ceza da ağırlaştırılmış müebbet hapis. Fakat 8 yaşındaki bu masuma kıyılması ve katile verilecek olan bu ceza kesinlikle halkı tatmin edici oranda değil.
Sosyal medyada, caddede, sokakta üzüntüsünü dile getiren vatandaşlar, yaşanan insanlık dışı cinayetin fail ya da faillerine idam cezası verilmesini istiyor. Büyük oranda da haklılar, verilecek müebbet hapis cezası ile katil ve ona yardım edenler ölene kadar cezaevinde yaşayacak bizim vergilerimizle yiyip içecekler. Buna kimse razı değil kimse de hakkını helal etmiyor. Ülkemizde idam cezası Avrupa Birliği'ne uyum çerçevesinde kaldırılmıştı fakat geçen bunca zaman içerisinde ne Avrupa Birliği’ne alındık ne de idam cezasını geri getirebildik.
Temmuz 2022'de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın İspanya'nın başkenti Madrid'deki NATO zirvesi esnasında bir grup Türk gazeteciye yaptığı açıklama aklımızda. Erdoğan, "Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin karar alması halinde idam cezasını onaylayacağım" demişti. İdamın geri gelmesi için MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin de olumlu düşünceye sahip olduğunu biliyoruz. 2004 yılında hukuk sisteminden tamamen çıkartılan idam cezasının geri gelmesi, bebek, çocuk katillerine ve istismarcılarına idam cezası verilmesi hem bu suçların işlenmesine engel olacak hem de halkın yüreğine bir nebzede olsa su serpecek.
SAĞLICAKLA KALIN…