Hava Durumu

Bu gidiş nereye?

Yazının Giriş Tarihi: 19.10.2024 00:05
Yazının Güncellenme Tarihi: 18.10.2024 19:56

Ahlakın çöktüğü, utanmanın bittiği, para kazanma hırsının her şeyin önüne geçtiği bir devirde yaşıyoruz. Yaşadıklarımız, duyduklarımız, gördüklerimiz bizi hayrete düşürüyor. "Bu kadar da olmaz" diyoruz. Diyoruz demesine de daha bu kelimeyi bitirmeden yeni ahlaksızlıklar karşımıza çıkıyor. 6 Şubat 2023 tarihinde büyük bir deprem felaketi yaşadık. Yerle bir olan eski binaların yanında henüz 2-3 yıl önce yapılmış olan sitelerin çöktüğüne, binlerce insanın enkaz altında hayatını kaybettiğine şahit olduk. Devlet bu yeni ama çürük binaları yapan müteahhitlerin peşine düştü. Bazıları anında kaçtıkları yerlerde yakalandı. Çöken binaların beton ve demir tahlil sonuçları içler acısı çıktı.

Üçkağıtçı müteahhitlerin, deprem yönetmeliğine uymaksızın bu binaları dikip "Cennetten bir köşe" sloganı ile daire değil, mezar sattıkları belirlendi. Ama tabii iş işten çoktan geçmişti. Gözünü para hırsı bürümüş malzemeden çalan müteahhitler sebebiyle binlerce insan hayatını kaybetti. Ahlaksızlık sadece inşaat sektörü ile bitmiyor, ahtapot gibi toplumun her alanını sarmış durumda. Son günlerin gündemini oluşturan önemli konulardan bir tanesi de gıda ürünlerinde taklit ve tağşiş yapan firmalar.

Köfteci Yusuf olayı medyada geniş yer buldu. Ankara’da birkaç şubesindeki ürünlerde domuz eti tespit edilen 278 şubeli ve Bursa merkezli bir firma olan Köfteci Yusuf her ne kadar "Bize komplo kuruluyor, domuz eti satmıyoruz, satmayız da" şeklinde açıklamalar yapsa da doğal olarak akıllarda soru işaretleri kaldı. Domuz eti bilerek satılıyorsa bu büyük bir ahlaksızlık ama buna mütakip yerli bir markayı karalayıp itibarını zedelemek için böyle bir komplo kurulmuşsa, bu da bambaşka bir ahlaksızlık.

Konu bu kadarla sınırlı değil. Tarım ve Orman bakanı İbrahim Yumaklı, taklit ve tağşiş yapılan 463 ürün tespit edildiğini açıkladı. Millete at, eşek, domuz eti yedirenden tutun da, zeytinyağı diye bambaşka yağları satan, arı ve kovan görmemiş kimyasal karışımları bal diye piyasaya süren, kırmızı pul bibere domates kabuğu karıştıran, zeytinleri parlak görünmesi için boyayan çeşit çeşit sahtekarlıklar olduğunu öğrendik.

Para hırsı bazı insanların gözünü öyle karartmış ki din, ahlak, utanma, şeref kelimeleri onlar için anlamını tamamen yitirmiş. Yaşadığımız binanın sağlamlığına da, yediğimiz gıdanın orijinalliğine de güvenimiz kalmadı. Sahte zeytinyağı hadisesini de vurgulamadan geçmeyelim… Zeytinyağı üretimini Bursa'da yapan Bursa markası diyeceğimiz çok sayıda firmanın, zeytinyağına tohum yağları ve farklı yabancı maddeler karıştırdığı da tespit edildi. Aslında bunlara biz yıllardır alışkınız. İnşaat malzemesinden çalan müteahhitler, sahte gıda üreten ya da ürettikleri gıdaların içine farklı maddeler katan üreticilere alışkınız ama yaşadığımız bir olay var ki insanlık adına, insanı insan yapan tüm kavramları bir anda yok etti.

18 hastanenin yoğun bakım servislerini kiralayıp 12 bebeğin ölümüne sebep olan "Yenidoğan" çetesinin varlığını öğrendik. Hatta öyle ki çete üyeleri konuyu takip eden bir savcıyı makamında tehdit edecek kadar ileri gitti. Bu çetenin yeni doğan bebekleri anlaşmalı hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağladığı, ihmalde bulunarak hatta kasıtlı olarak ölmelerine neden olduğu belirlendi. Aklımızın almadığı 12 bebeği canından eden mafya içerikli bu çeteye, bazı hastanelerin yoğun bakım ünitelerini neden kiraya verdikleri?

Bu konunun da ayrıca araştırılması, işin içinde kim olduğuna bakılmaksızın en ağır cezaların verilmesi gerekiyor. SGK'dan ve bebek yakınlarından para almak için yeni doğmuş bebeklerin canına kıyan katil şebekesi hepimizin kanını dondurdu. Para hırsı, duyguları nasıl bu kadar yok etti, insanı insan olmaktan nasıl çıkarttı..? Buna cevap bulmak zor. Artık hiçbir şeye şaşırmıyoruz. Bu da olmaz diyemiyoruz…

SAĞLICAKLA KALIN

Yükleniyor..
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.