Kadına şiddet haberleri maalesef aralıksız devam ediyor.
Çok korkutucu bir olay, daha iki gün önce İstanbul Fatih’te yaşandı.
19 yaşındaki bir genç, önce sevgilisini sonra bir kız arkadaşını katledip surlardan atladı!
Bu dehşet olayı anlatırken bile insanın içi sızlıyor.
Delikanlının öncesinde sevgilisini öldürme niyetinde olduğunu gösteren bir videosu da ortaya çıktı!
Ve maalesef iki genç kadın daha, akıllara zarar bir şiddete maruz kalarak hayatını kaybetti.
Ve ne acıdır ki en sık yaşadığımız insan haklı ihlali kadına şiddet!
Kimi çok seviyorum deyip öldürüyor, kimi ihanet kılıfının ardına sığınıp öldürüyor, kimi de erkeklik onuruna yediremediğini söyleyip öldürüyor!
Ama zarar gören, ölen, hep bir kadın oluyor.
İşin kötü tarafı, bu tarz olayların azalmasını umarken, sürekli artış gösteriyor olması…
Araştırmalara göre dünyada 3 kadından 1’i erkekler tarafından fiziksel ya da psikolojik şiddete maruz bırakılıyor.
Bu ama eş, ama sevgili, ama aile üyelerinden biri…
Kadına şiddet olaylarında sadece şiddete maruz kalan kişi zarar görmüyor.
Aile içindeki herkesi, en çok da küçük çocukları etkiliyor.
Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan, geçtiğimiz günlerde kadına şiddet konusuna dikkat çeken açıklamalarda bulundu ve çevresel etkileri anlattı.
Bu olayların toplumsal yıkımlara neden olduğunu ifade eden Psikolog Özcan şunları söyledi:
“Kadına yönelik şiddetin failleri, yaşadığımız sosyal çevrede, iş hayatımızda veya her gün geçtiğimiz yollarda yani kısaca, hayatımızın bir tarafında varlığını sürdürüyor. Tam da bu nedenle, şiddet sadece şiddete maruz kalan kadınları değil; beraberinde çocuklarını, ailelerini ve içerisinde var olduğu toplumu da aynı çark içerisine almış oluyor.”
Şiddet olaylarından en çok da çocuklar etkileniyor ya!
İşte Psikolog Özcan kadına yapılan şiddetin aynı zamanda çocuğa yapılan şiddet olduğunu söyleyerek, “Çocuklar doğrudan şiddete uğramadıkları halde şiddete tanık olmak da çocuklarda; uyku bozuklukları, gelişimsel bozukluklar, saldırganlık ve kaygılı bir yapıya zemin oluşturuyor. Bunun yanında şiddeti ve şiddetin sonuçlarını gözlemleyen bazı çocuklar, çatışmaları çözmenin yolunu şiddet olarak kodlayabiliyor. Bu durum ve kodlama hem toplumda şiddet çarkının devamını hem de şiddete maruz kalan kadınlar ile beraber çocuklarına bilinçaltında ‘nesiller arası travma’ olarak aktarılıyor” diyor.
Aslında şiddet sadece fiziksel olduğunda değil, psikolojik şiddetin de korkutucu boyutları var.
Günümüz koşullarında hala kendini kadından üstün gören, ataerkilliğin izlerini taşıyan bazı erkekler, güç üstünlüğü ve ispat yarışında kadınları psikolojik anlamda ezerek onları güvensiz, silik ve hastalıklı bireyler haline getirmeyi başarıyor.
Klinik Psikolog Aleyna Damla Özcan, “Ataerkilliğin izlerinin var olduğu toplumlarda, kadın ve erkekler arasındaki ‘eşitsiz güç’ veya güç üstünlüğü inancı, kadına yönelik şiddetin önemli nedenleri arasında. Şiddetin türü her ne olursa olsun; korku, kafa karışıklığı, öfke, uyuşma ve daha birçok duygu karmaşası sürece eşlik eder. Hatta kadınların bazıları, şiddete uğradığı için suçluluk ve utanç duygularını hissedebilir. Korkutucu ve şok edici bir olayın ardından; travma sonrası stres bozukluğunda kişi kolayca irkilebilir, ani öfke patlamaları yaşayabilir ve uyumakta güçlük çekebilir. Hatta zaman zaman kişilerin, olay ile ilişkili ya da olaydan bağımsız bazı sahneleri hatırlamakta güçlük çektiğine de rastlayabiliriz” diyerek bilgilendiriyor.
Fiziksel veya psikolojik, şiddetin her türlüsü çok kötü sonuçlar doğuruyor.
Şiddete maruz kalanların şiddet sonrası etkilerini üzerinden atabilmesi yıllar alıyor. Hatta bazı kişiler bu olumsuzlukları ömür boyu atamıyor…
Bu anlamda çocuklarımızın büyürken sağlıklı ailelerde yetişmesinin önemi daha da fazla ortaya çıkıyor.
Ruhen sağlıklı ebeveynler daha sağlıklı çocuklar yetiştiriyor.
Kadına yönelik şiddetin azalabilmesi için psikolojik anlamda sağlıklı bireyler yetiştirebilmek önem arz ediyor.
Şiddet gören ya da gösterenlerin atacakları ilk adım bir ruh sağlığı uzmanından yardım almak olmalı…
Toplum olarak bu konuya duyarsız kalmak, kadına şiddet olaylarına sıradanmış gibi yaklaşmak, yapılacak en büyük hatalardan biri olacaktır.