Bilgisayar ve internete en hızlı giriş yapan ülkelerden biri olan Türkiye’de neredeyse herkesin kullanmaya başladığı sosyal medya ve bu mecrada paylaşılan abartılı yaşam görselleri birçok sorunu da beraberinde getiriyor.
Yazımın başlığına uzman bir ismin sosyal medya üzerine yazdığı bir araştırmasında denk geldim. Kendisinin de dikkat çektiği gibi günümüzü anlatan tartışılması gereken bir konudur desek abartmış olmayız.
Son yıllarda teknolojinin hayatımızda egemen güç olması diğer bir deyişle bütün benliğimize hükmedecek seviyeye kadar gelmesi, sürekli gündemde tutulması gereken bir konudur sosyal medya bağımlılığı bence… Çünkü her anımız uygulamalarla geçiyor.
Öyle bir hale geldi ki artık hiç kimsenin gizli saklı bir hayatı kalmadı diyebiliriz.
Toplumsal dengeyi sarsan sosyal medya bağımlılığı ve paylaşım çılgınlığı üzerine birçok isim görüşlerini gerek geleneksel medya üzerinden, gerekse kendi dijital platformları üzerinden paylaşıyor.
Konu üzerine Iğdır Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü’nden Sait Yıldırım hocamızın kaleme aldığı ‘Gösteriş Olgusu ve Kutsalın Tüketimi’ adlı çalışması tam da günümüzü özetleyen bir yazı niteliğinde…
Bakın Sait Hoca neler anlatıyor:
“Sosyal medya uygulamalarının yaygın kullanımı, gösteri olgusunun tüketim temelinde biçimlenmesine aracılık etmiş” diyor ve ekliyor:
“Tarihsel olarak gösteriş, cinsiyet odağında şiddet ve cinsellik üzerinden gelişen bir olay olarak geliyordu. Web teknolojisi ve sosyal medya uygulamaları gösterişi kimlik, zaman, mekân, statü ve değer odağında tüketime dâhil ederek, bu kapsamda, sosyal medya üzerinden gelişen gösterişçi tüketimin mevcut yapısını, tarihsel yöntem aracılığı ile kategorize ederek bugünlere getirdi.
Bunun için; önce kavramsal olarak gösteriş olgusunun cinsiyete özgü nitelikleri belirleniyor daha sonra erkeklik odağında şiddet ve eril tüketim inceleniyor. Kadınlık odağında ise tüketim, moda ve gösteriş üzerinden değerlendirilmeye alınıyor.”
Bu bilgiler ışığında konuya baktığımızda;
Mevcut toplum yapısında, gösterişin temelinde ortaya çıkan tüketim olgusu, web teknolojisi ve sosyal medya uygulamalarının kullanımı ile yaygınlaşıyor. Ancak tüketimin gösteriş ile ilintisi yakın geçmişte var olan medya araçları üzerinden geliştiği için çalışmada tarihsel yöntem benimsetiliyor. Tüketimin gelişim evreleri, cinsiyet odağında yansıtılmakla birlikte medya araçlarının gelişimi ile ilişkilendirilerek sınıflandırmalar yapılarak, sosyal medya tüketicisine zaman kavramından bağımsız ulaşmakta…
Burada; Sınıflandırmalar, öncelikle beden ve eşya üzerinden kimliğin tüketilmesi ile açıklanıyor. İkinci olarak mekân üzerinden inancın tüketilmesine değiniliyor.
Son olarak meslek ve ün (şöhret) temelinde değerin tüketilmesi tartışılmaya açılıyor. Özellikle de gösterişçi tüketimin kategorize edilen argümanları, bireysel ve toplumsal yaşamın temel dinamikleri üzerinden gerçekleştiği için genel olarak kutsalın tüketimi olarak adlandırılabiliyor.
Görüldüğü gibi aşama aşama hayata geçirilen bir yaşam biçimi var. Ve biz şu an bu sosyal yaşam biçimini iliklerimize kadar hissediyoruz. Hatta ülkemiz dâhil birçok ülkede abartılan bu sanal dünya, çoğu kez olumsuz durumların yaşanmasına da neden olmakta…
Abartılı yaşam biçimi görsellerini paylaşmak artık psikolojik bir rahatsızlık haline geldi. Birlikte konuyu tartıştığımız çok sayıda insan olayın geldiği boyutu gözler önüne seriyor. Gün içerisinde her hangi bir paylaşım yapmayan çoğu kişinin o gün kendini rahatsız hissettiğini ve bu kitlenin sayısı ise gün geçtikçe korkutucu boyuta kadar gidiyor.
Durum ve keşfetlerde paylaşılmayan hiçbir şeyin kalmadığını görüyoruz. Anlık durumunu paylaşanların sayısı o kadar çoğaldı ki takip etmekte zorlanıyoruz desek yeridir.
Uzmanlar bu durumu ise şöyle açıklıyor:
İnsanların başkalarının yaşamlarını göre göre kendi yaşamlarından mutlu olamaz hale geldiğini ve herkesin kendinden bir üst konumdaki kişilerin yaşamına özenmesinin aslında psikolojik bir sıkıntı olduğunu belirtiyor.
Burada önerilen şey ise; “herkes yaşadığı ile mutlu olmaya baksın” deniliyor. Başkasının yaşamını özenti haline getirmek büyük bir rahatsızlık. Kaldı ki sosyal medyada paylaşılan pek çok görsel de sadece göstermelik türden geçici heves niteliğinde.
Sonuç olarak;
Küresel bir sorun halini alan sosyal medya kullanımı, gün gittikçe tehlike arz etmeye devam ediyor. Sosyoloji uzmanlarının özellikle dikkat çektiği bu çılgınlığa dur demenin vakti geldi de geçti. Dünyamızı küresel bir köy haline getiren internet dünyası bilgi, ilim ve kültür dışında daha çok zaman geçirmek için ve paylaşımlar için kullanılıyor.
Başta aile hayatı olmak üzere toplumsal kurallarının da altına dinamit koyan bu uygulamaları yerinde kullanmak geleceğimiz için son derece önemlidir diyerek herkesi konuya duyarlı olmaya çağırıyoruz.
Sağlıkla kalın!