Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili Batı'dan gelen eleştirilere karşılık, "Bu adımı durdurmayacağız" yanıtını verdi. Kürt nüfusunu hedef almadıklarını kaydeden Erdoğan, amacın Güvenli Bölge olduğunu hatırlattı.
Haber Giriş Tarihi: 12.10.2019 14:38
Haber Güncellenme Tarihi: 12.10.2019 14:38
Kaynak:
Haber Merkezi
https://www.yenidonem.com.tr/
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılık Konulu 3. Parlamento Başkanları Konferansı Açılış Resepsiyonunda, 2017 İslamabat Deklarasyonu ve 2018 Tahran Deklarasyonunda ortaya konan terörle mücadele ve bölgesel iş birliğinin geliştirilmesi anlayışının, 2019 İstanbul Deklarasyonu ile çok daha ileri bir seviyeye ulaşacağına inandığını söyledi.
Küresel ve bölgesel işbirliklerinin toplumların geleceklerinin şekillenmesinde çok önemli bir yere sahip olduğunu aktaran Erdoğan, "Türkiye barış ve refah amaçlı işbirliklerinin geliştirilmesi konusunda itina gösteren bir ülkedir. Eskiden bugün burada birlikte olduğumuz parlamento heyetlerinin yer aldığı coğrafya ise özel önem verdiğimizi belirtmek istiyorum. İnsanlığı en önemli medeniyet mirasları bu coğrafyada doğmuş, gelişmiş ve dünyaya yayılmıştır. Bu kadim coğrafyanın huzurunu, güvenliğini, esenliğini dünya barışının anahtarı olarak görüyoruz. Maalesef uzunca bir süredir bu kadim coğrafyanın en azından önemli bir bölümü acıyı ve sefaleti sırtlanmak zorunda kalmıştır. Yaşadığımız sıkıntılar, coğrafyamızın kaderi değildir, bu kötü gidişatı durdurmak ve eski parlak günlerimiz ihya etmek bizim elimizdedir." diye konuştu.
"TERÖR YÜZ YILIMIZIN VEBASIDIR"
Erdoğan, sahip olunun ortak medeniyet birikiminin yeniden insanlığın kutup yıldızı haline getirilebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bunun için atmamız gereken ilk adım her alanda özellikle coğrafyamızın üzerine bir utanç damgası gibi vurulmaya çalışılan terör konusunda fikir birliğine varmaktır. Meclis Başkanları Konferansının bu doğrultuda önemli bir inisiyatif olduğuna inanıyorum. Kendi halklarının en yüksek temsil merci olan parlamentoların sahip çıktığı böyle bir vizyonun ülkelerimizde kök salacağından şüphe duymuyorum. Terör, yüzyılımızın vebasıdır. Gerek ülkelerin kendi içinde gerekse uluslararası alında pek çok düşmanlık terör kılıfı adı altında hayata geçirilmekte yine pek çok sorun terör kılıfı altında gizlenmektedir. Özellikle coğrafyamızdaki yıkımların zulümlerin acıların çoğu, ülkeler arsındaki savaşlar veya toplumlar arasındaki mücadelelerle değil, terör yoluyla ortaya çıkmıştır. Burada temsilcileri bulanan hemen her ülke terör sorunu ile yüzleşmiştir, ciddi de bedel ödemiştir. Türkiye olarak yaklaşık 35 yıldır terör belası ile mücadele ediyoruz. Farklı isimler altında faaliyet gösteren ama hepsinin de amacı ülkemizin birliği, beraberliği, huzuru refahı olan terör örgütlerinin saldırısı altındayız. Açık konuşmak gerekirse bu örgütlerin arkasında Türkiye ile yüz yüze hesaplaşmayı göze alamayan güçler daima olmuştur, bugün de vardır. Sınırlarımız dışında örgütlenen eğitilen, donatılan teröristler buldukları her fırsatta vatandaşlarımızın huzurunu, devletimizin bütünlüğünü tehdit eden kanlı eylemler gerçekleştiriyor. Uzun terörle mücadele dönemimizde güvenlik güçlerimizden ve masum vatandaşlarımızdan binlerce şehit verdik. Çocukları, kundaktaki bebekleri, okula giden öğrencileri, ibadethaneleri, kütüphaneleri hedef almaktan çekinmeyen bir barbarlığa şahit olduk. Terör örgütlerinin kayıpları 10 binleri bulmasına rağmen maalesef arkalarındaki destek kesilmediği için soruna köklü çözüm bulamadık. PKK DHKP/C, MLKP gibi ideolojik söylemli örgütlerin yanı sıra DEAŞ ve FETÖ gibi dini söylemleri istismar eden örgütlerle karşı karşıya kaldık."
Erdoğan, "Teröristlerin kapımıza dayanmasını beklemek yerine sorunu yerinde kurutma kararı aldık. Bu amaçla sınırlarımız dışında yuvalanan terör örgütlerini ise bulundukları yerlerde imha etmeyi amaçlayan bir mücadele stratejisi geliştirdik. Türkiye, komşularının ve diğer tüm ülkelerin toprakları üzerindeki egemenlik haklarına ve sınırlarına saygılıdır ama bir şartla; bu şart da buralardan ülkemize yönelik eylemler yapılmaması, düşmanca faaliyetler yürütülmemesidir." diye konuştu.
"Eğer bir devlet kendi sınırları içerisinde bizim bu hassasiyetimize uygun tedbirleri alıyor ve teröristlerin faaliyetlerini engelliyorsa ülkemizin en büyük dostu olur." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Topraklarındaki terörist faaliyetlerini engelleyemeyenler ise hiç kusura bakmasınlar, ülkemizin veya bir başka ülkenin müdahalesine kendi elleriyle kapıları açmış olurlar. Açıkça ifade etmek isterim ki Kuzey Irak ve Suriye'de yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları, asla bu ülkelerin toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını hedef almıyor. Tek amacımız, ülkemize saldırmak için oralarda üstlenen eli kanlı canileri engellemek, teröristleri yok etmektir. Önceki gün Suriye'de başlattığımız Barış Pınarı Harekatı'nın gayesi de aynıdır. Fırat'ın batısını olduğu gibi doğusunu da terör örgütlerinden temizleyerek, hem sınırlarımızın güvenliğini temin edeceğiz hem de ülkemizdeki Suriyelilerin kendi evlerine huzuru kalple geri dönmelerini sağlayacağız. Tüm dostlarımızdan ülkemiz ve Suriye halkı için hayati önem taşıyan bu operasyonumuza destek bekliyoruz."
Erdoğan, "Güvenlik olmadan barış olmaz, barış olmadan kalkınma olmaz, kalkınma olmadan huzur ve refah olmaz, huzur ve refah olmadan da toplumlar geleceğine güvenle bakamaz. Herkes için kalıcı istikrarın formülü işte budur. Kendi aramızdaki ilişkileri ne kadar sıkı tutarsak bu formülü o derece işler kılabiliriz. Bugün küresel düzeyde bir yeniden yapılanma sürecinin yaşandığına şahit oluyoruz. Güvenlik paradigmalarının değişiminden ticaret savaşlarına kadar pek çok emaresi olan bu süreç, bizler için yeni tehditlerle birlikte yeni fırsatları da içinde barındırıyor. Yapmamız gereken tehditlerin üstesinden beraber gelmek, fırsatları da yine birlikte değerlendirmektir. Şayet bizler bu erdemi gösteremezsek, ortak sorunlarımızla değil de birbirimizle uğraşmaya devam edersek tarihin tekerrürü kaçınılmazdır." ifadelerini kullandı.
Geçen asırda tüm ağırlığıyla yaşadıkları sıkıntıların herkese ders olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bölgesel iş birliği kanallarını ne kadar çeşitlendirir ve etkin şekilde işletirsek ortak hedeflerimize o derece hızla ulaşırız. Bunun için terör meselesinde ilkeli bir duruş sergilemek ve bunu hayata geçirmek mecburiyetindeyiz." dedi.
Erdoğan, söz konusu toplantının böyle bir hayırlı sürecin miladı olmasını temenni etti.
"MÜCADELEMİZ KÜRTLERLE DEĞİL, TERÖR ÖRGÜTLERİYLE"
Suriye'de yaşananlara değinerek, 10 bin kilometre uzaktan koalisyon güçleriyle Suriye'de yer alanların bir şeyi ihmal ettiğini belirten Erdoğan, "O da nedir? Bizim defaatle söylediğimiz PYD, YPG, DEAŞ, bunlar birer terör örgütüdür. Ne yazık ki Batı, PKK'ya terör örgütü diyor ama onun yan kolları olan PYD, YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmiyor. Bütün belgeleriyle kendilerine verdiğimiz halde kabul etmiyor. Biz mücadelemizi bunlarla sürdürüyoruz. Peki bunlar ne diyor? Batı ve Amerika, hep birlikte söyledikleri şu, 'Siz Kürtleri öldürüyorsunuz.' Kürtler bizim kardeşimizdir. Bizim bu mücadelemiz Kürtlerle değil, bu mücadelemiz terör örgütleriyledir. PYD, YPG, DEAŞ, bunların hepsi birer terör örgütüdür. Bütün belgeler, her şey elimizde." diye konuştu.
Erdoğan, Suriye'yi bölmek, parçalamak için değil, orada yaşayanların hepsinin hukukunu korumak için orada yer aldıklarını anlatarak, "Ama şu anda koalisyon güçlerinin böyle bir derdi yok. Diğerlerinin böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Çünkü biz sürekli oralardan tehdit alıyoruz." dedi.
Türkiye'nin Suriye'yle 911 kilometre sınırı olduğunu anımsatan Erdoğan, Irak hariç bunların hiçbirinin Suriye'yle sınırı olmadığını belirtti.
"ARTIK GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ"
Teröristlerin havan topları atışlarıyla bir yaşındaki Suriyeli çocuğun öldüğünü hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun yanında yine 10'a yakın insanımız öldü. Bundan önce yüzlercesi öldürüldü. Biz bunu ne zamana kadar bekleyeceğiz? Bekleyemeyiz. Biz Türkiye olarak 911 kilometre sınırımız olan ve Suriye rejiminin dahi kabul etmediği PYD, YPG'ye karşı attığımız bu adımı, asla durdurmayacağız. Kim ne derse desin durdurmayacağız. Bize sağdan, soldan şu anda tehditler geliyor. 'Bu gidişi durdurun.' diye. Sayın Trump'a da söyledim, diğerlerine de söyledim. 'Bunu durduracaksınız, durdurun.' dedik size ama durdurmadınız. Şimdi biz kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Artık geri adım atmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki teröristlerin tamamı, Trump'ın ifade ettiği 32 kilometrelik sınırdan daha güneye gidene kadar bu mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
"Bu bölgeyi terk edecekler." diyen Erdoğan, "Çünkü biz bu bölgeyi güvenli bölge olarak ilan ettik. Kim için? Ülkemizde yaşayan 4 milyona yakın mülteci için. Şu anda bu mültecilerin içinde Kürt var mı? Var. Arap var mı? Var. Biz bunların hukukunu, hakkını koruyoruz. Peki soruyorum. Acaba bu ülkelerin dünyada hangisi Suriye'den ne kadar insanı kabul edip de onlara bakıyor? Bakan biziz. En ufak bir destek vermiyorlar ama konuşmaya gelince konuşuyorlar. Öyleyse başımızın çaresine bakma zamanı gelmiştir, geçiyor ve bu kararlı duruşumuzu da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları sevgi ve saygıyla selamladığını dile getirerek, ülkelerine döndüklerinde halklarına şahsının ve milletin selamlarını iletmeleri ricasında bulundu.
Sizlere daha iyi hizmet sunabilmek adına sitemizde çerez konumlandırmaktayız. Kişisel verileriniz, KVKK ve GDPR
kapsamında toplanıp işlenir. Sitemizi kullanarak, çerezleri kullanmamızı kabul etmiş olacaksınız.
En son gelişmelerden anında haberdar olmak için 'İZİN VER' butonuna tıklayınız.
Erdoğan: Geri adım yok
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Barış Pınarı Harekatı'yla ilgili Batı'dan gelen eleştirilere karşılık, "Bu adımı durdurmayacağız" yanıtını verdi. Kürt nüfusunu hedef almadıklarını kaydeden Erdoğan, amacın Güvenli Bölge olduğunu hatırlattı.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen Terörle Mücadele ve Bölgesel Bağlantılılık Konulu 3. Parlamento Başkanları Konferansı Açılış Resepsiyonunda, 2017 İslamabat Deklarasyonu ve 2018 Tahran Deklarasyonunda ortaya konan terörle mücadele ve bölgesel iş birliğinin geliştirilmesi anlayışının, 2019 İstanbul Deklarasyonu ile çok daha ileri bir seviyeye ulaşacağına inandığını söyledi.
Küresel ve bölgesel işbirliklerinin toplumların geleceklerinin şekillenmesinde çok önemli bir yere sahip olduğunu aktaran Erdoğan, "Türkiye barış ve refah amaçlı işbirliklerinin geliştirilmesi konusunda itina gösteren bir ülkedir. Eskiden bugün burada birlikte olduğumuz parlamento heyetlerinin yer aldığı coğrafya ise özel önem verdiğimizi belirtmek istiyorum. İnsanlığı en önemli medeniyet mirasları bu coğrafyada doğmuş, gelişmiş ve dünyaya yayılmıştır. Bu kadim coğrafyanın huzurunu, güvenliğini, esenliğini dünya barışının anahtarı olarak görüyoruz. Maalesef uzunca bir süredir bu kadim coğrafyanın en azından önemli bir bölümü acıyı ve sefaleti sırtlanmak zorunda kalmıştır. Yaşadığımız sıkıntılar, coğrafyamızın kaderi değildir, bu kötü gidişatı durdurmak ve eski parlak günlerimiz ihya etmek bizim elimizdedir." diye konuştu.
"TERÖR YÜZ YILIMIZIN VEBASIDIR"
Erdoğan, sahip olunun ortak medeniyet birikiminin yeniden insanlığın kutup yıldızı haline getirilebileceğini vurgulayarak, şunları söyledi:
"Bunun için atmamız gereken ilk adım her alanda özellikle coğrafyamızın üzerine bir utanç damgası gibi vurulmaya çalışılan terör konusunda fikir birliğine varmaktır. Meclis Başkanları Konferansının bu doğrultuda önemli bir inisiyatif olduğuna inanıyorum. Kendi halklarının en yüksek temsil merci olan parlamentoların sahip çıktığı böyle bir vizyonun ülkelerimizde kök salacağından şüphe duymuyorum. Terör, yüzyılımızın vebasıdır. Gerek ülkelerin kendi içinde gerekse uluslararası alında pek çok düşmanlık terör kılıfı adı altında hayata geçirilmekte yine pek çok sorun terör kılıfı altında gizlenmektedir. Özellikle coğrafyamızdaki yıkımların zulümlerin acıların çoğu, ülkeler arsındaki savaşlar veya toplumlar arasındaki mücadelelerle değil, terör yoluyla ortaya çıkmıştır. Burada temsilcileri bulanan hemen her ülke terör sorunu ile yüzleşmiştir, ciddi de bedel ödemiştir. Türkiye olarak yaklaşık 35 yıldır terör belası ile mücadele ediyoruz. Farklı isimler altında faaliyet gösteren ama hepsinin de amacı ülkemizin birliği, beraberliği, huzuru refahı olan terör örgütlerinin saldırısı altındayız. Açık konuşmak gerekirse bu örgütlerin arkasında Türkiye ile yüz yüze hesaplaşmayı göze alamayan güçler daima olmuştur, bugün de vardır. Sınırlarımız dışında örgütlenen eğitilen, donatılan teröristler buldukları her fırsatta vatandaşlarımızın huzurunu, devletimizin bütünlüğünü tehdit eden kanlı eylemler gerçekleştiriyor. Uzun terörle mücadele dönemimizde güvenlik güçlerimizden ve masum vatandaşlarımızdan binlerce şehit verdik. Çocukları, kundaktaki bebekleri, okula giden öğrencileri, ibadethaneleri, kütüphaneleri hedef almaktan çekinmeyen bir barbarlığa şahit olduk. Terör örgütlerinin kayıpları 10 binleri bulmasına rağmen maalesef arkalarındaki destek kesilmediği için soruna köklü çözüm bulamadık. PKK DHKP/C, MLKP gibi ideolojik söylemli örgütlerin yanı sıra DEAŞ ve FETÖ gibi dini söylemleri istismar eden örgütlerle karşı karşıya kaldık."
Erdoğan, "Teröristlerin kapımıza dayanmasını beklemek yerine sorunu yerinde kurutma kararı aldık. Bu amaçla sınırlarımız dışında yuvalanan terör örgütlerini ise bulundukları yerlerde imha etmeyi amaçlayan bir mücadele stratejisi geliştirdik. Türkiye, komşularının ve diğer tüm ülkelerin toprakları üzerindeki egemenlik haklarına ve sınırlarına saygılıdır ama bir şartla; bu şart da buralardan ülkemize yönelik eylemler yapılmaması, düşmanca faaliyetler yürütülmemesidir." diye konuştu.
"Eğer bir devlet kendi sınırları içerisinde bizim bu hassasiyetimize uygun tedbirleri alıyor ve teröristlerin faaliyetlerini engelliyorsa ülkemizin en büyük dostu olur." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:
"Topraklarındaki terörist faaliyetlerini engelleyemeyenler ise hiç kusura bakmasınlar, ülkemizin veya bir başka ülkenin müdahalesine kendi elleriyle kapıları açmış olurlar. Açıkça ifade etmek isterim ki Kuzey Irak ve Suriye'de yürüttüğümüz terörle mücadele operasyonları, asla bu ülkelerin toprak bütünlüğünü ve egemenlik haklarını hedef almıyor. Tek amacımız, ülkemize saldırmak için oralarda üstlenen eli kanlı canileri engellemek, teröristleri yok etmektir. Önceki gün Suriye'de başlattığımız Barış Pınarı Harekatı'nın gayesi de aynıdır. Fırat'ın batısını olduğu gibi doğusunu da terör örgütlerinden temizleyerek, hem sınırlarımızın güvenliğini temin edeceğiz hem de ülkemizdeki Suriyelilerin kendi evlerine huzuru kalple geri dönmelerini sağlayacağız. Tüm dostlarımızdan ülkemiz ve Suriye halkı için hayati önem taşıyan bu operasyonumuza destek bekliyoruz."
Erdoğan, "Güvenlik olmadan barış olmaz, barış olmadan kalkınma olmaz, kalkınma olmadan huzur ve refah olmaz, huzur ve refah olmadan da toplumlar geleceğine güvenle bakamaz. Herkes için kalıcı istikrarın formülü işte budur. Kendi aramızdaki ilişkileri ne kadar sıkı tutarsak bu formülü o derece işler kılabiliriz. Bugün küresel düzeyde bir yeniden yapılanma sürecinin yaşandığına şahit oluyoruz. Güvenlik paradigmalarının değişiminden ticaret savaşlarına kadar pek çok emaresi olan bu süreç, bizler için yeni tehditlerle birlikte yeni fırsatları da içinde barındırıyor. Yapmamız gereken tehditlerin üstesinden beraber gelmek, fırsatları da yine birlikte değerlendirmektir. Şayet bizler bu erdemi gösteremezsek, ortak sorunlarımızla değil de birbirimizle uğraşmaya devam edersek tarihin tekerrürü kaçınılmazdır." ifadelerini kullandı.
Geçen asırda tüm ağırlığıyla yaşadıkları sıkıntıların herkese ders olması gerektiğini dile getiren Erdoğan, "Bölgesel iş birliği kanallarını ne kadar çeşitlendirir ve etkin şekilde işletirsek ortak hedeflerimize o derece hızla ulaşırız. Bunun için terör meselesinde ilkeli bir duruş sergilemek ve bunu hayata geçirmek mecburiyetindeyiz." dedi.
Erdoğan, söz konusu toplantının böyle bir hayırlı sürecin miladı olmasını temenni etti.
"MÜCADELEMİZ KÜRTLERLE DEĞİL, TERÖR ÖRGÜTLERİYLE"
Suriye'de yaşananlara değinerek, 10 bin kilometre uzaktan koalisyon güçleriyle Suriye'de yer alanların bir şeyi ihmal ettiğini belirten Erdoğan, "O da nedir? Bizim defaatle söylediğimiz PYD, YPG, DEAŞ, bunlar birer terör örgütüdür. Ne yazık ki Batı, PKK'ya terör örgütü diyor ama onun yan kolları olan PYD, YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmiyor. Bütün belgeleriyle kendilerine verdiğimiz halde kabul etmiyor. Biz mücadelemizi bunlarla sürdürüyoruz. Peki bunlar ne diyor? Batı ve Amerika, hep birlikte söyledikleri şu, 'Siz Kürtleri öldürüyorsunuz.' Kürtler bizim kardeşimizdir. Bizim bu mücadelemiz Kürtlerle değil, bu mücadelemiz terör örgütleriyledir. PYD, YPG, DEAŞ, bunların hepsi birer terör örgütüdür. Bütün belgeler, her şey elimizde." diye konuştu.
Erdoğan, Suriye'yi bölmek, parçalamak için değil, orada yaşayanların hepsinin hukukunu korumak için orada yer aldıklarını anlatarak, "Ama şu anda koalisyon güçlerinin böyle bir derdi yok. Diğerlerinin böyle bir derdi yok ama bizim böyle bir derdimiz var. Çünkü biz sürekli oralardan tehdit alıyoruz." dedi.
Türkiye'nin Suriye'yle 911 kilometre sınırı olduğunu anımsatan Erdoğan, Irak hariç bunların hiçbirinin Suriye'yle sınırı olmadığını belirtti.
"ARTIK GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ"
Teröristlerin havan topları atışlarıyla bir yaşındaki Suriyeli çocuğun öldüğünü hatırlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Bunun yanında yine 10'a yakın insanımız öldü. Bundan önce yüzlercesi öldürüldü. Biz bunu ne zamana kadar bekleyeceğiz? Bekleyemeyiz. Biz Türkiye olarak 911 kilometre sınırımız olan ve Suriye rejiminin dahi kabul etmediği PYD, YPG'ye karşı attığımız bu adımı, asla durdurmayacağız. Kim ne derse desin durdurmayacağız. Bize sağdan, soldan şu anda tehditler geliyor. 'Bu gidişi durdurun.' diye. Sayın Trump'a da söyledim, diğerlerine de söyledim. 'Bunu durduracaksınız, durdurun.' dedik size ama durdurmadınız. Şimdi biz kendi göbeğimizi kendimiz kesiyoruz. Artık geri adım atmayacağız."
Cumhurbaşkanı Erdoğan, buradaki teröristlerin tamamı, Trump'ın ifade ettiği 32 kilometrelik sınırdan daha güneye gidene kadar bu mücadeleyi sürdüreceklerini vurguladı.
"Bu bölgeyi terk edecekler." diyen Erdoğan, "Çünkü biz bu bölgeyi güvenli bölge olarak ilan ettik. Kim için? Ülkemizde yaşayan 4 milyona yakın mülteci için. Şu anda bu mültecilerin içinde Kürt var mı? Var. Arap var mı? Var. Biz bunların hukukunu, hakkını koruyoruz. Peki soruyorum. Acaba bu ülkelerin dünyada hangisi Suriye'den ne kadar insanı kabul edip de onlara bakıyor? Bakan biziz. En ufak bir destek vermiyorlar ama konuşmaya gelince konuşuyorlar. Öyleyse başımızın çaresine bakma zamanı gelmiştir, geçiyor ve bu kararlı duruşumuzu da devam ettireceğiz." diye konuştu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, katılımcıları sevgi ve saygıyla selamladığını dile getirerek, ülkelerine döndüklerinde halklarına şahsının ve milletin selamlarını iletmeleri ricasında bulundu.
En Çok Okunan Haberler
Bursa Valiliği 2025 yılbaşı emniyet tedbirlerini açıkladı
Dışişleri Bakanlığı’ndan Etiyopya’ya taziye mesajı
Bursa'da 6 yıl hapis cezası bulunan şahıs yakalandı
Bursa Millî Eğitim Müdürlüğü'nden eTwinning Okul Etiketi Takdim Töreni
2025'te fit olmanın altın yolları
Barajlardaki su seviyesi artmaya devam ediyor
Ali Fazıl Kasap, Saadet Partisi'nden istifa ederek CHP'ye döndü
Turizmciler 2025’ten umutlu
İran, İtalyan gazetecinin gözaltında olduğunu doğruladı