BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, ABD'nin New York kentindeki BM Genel Merkezi'nde basın toplantısı düzenledi. Orta Doğu'daki son gelişmeleri değerlendiren Guterres, özellikle Gazze'deki insani durumun vahim bir noktaya ulaştığını belirterek, "Gazze'deki kabus şimdi başlıyor" dedi. Orta Doğu'da yaşanan krizlerin derinleştiğine ve bu durumun bölgesel istikrara büyük bir tehdit oluşturduğuna dikkat çeken Guterres, dünya liderlerine acil ve etkili adımlar atma çağrısında bulundu. Guterres, 7 Ekim'de Gazze'de başlayan çatışmaların şiddetlenerek devam ettiğini ve bölgenin tam anlamıyla bir insani felaket yaşadığını vurgulayarak, "Gazze'deki kabus şimdi başlıyor. Bu yıl bir kriz yılı oldu, insani kriz, siyasi kriz, diplomatik kriz ve sınır krizi. Geçtiğimiz yıl boyunca, 7 Ekim saldırılarının ardından Gazze, 41 binden fazla insanın çoğu kadın ve çocuk olmak üzere insanların öldürüldüğü bildirilmektedir. Binden fazla kişinin kayıp olduğu ve enkaz altında kaldığına inanılıyor. Neredeyse tüm nüfus yerlerinden edildi ve Gazze'nin zarar görmeyen hiçbir bölgesi kalmadı” dedi. "Gazeteciler modern zamanlarda hiçbir çatışmada görülmemiş düzeyde öldürüldü” Guterres, Gazze'deki durumun modern zamanlarda benzeri görülmemiş bir boyuta ulaştığını ifade etti. Gazze'deki insani yardım çalışanlarının ve gazetecilerin hedef alınmasının kabul edilemez olduğunu belirten Guterres, "Gazeteciler modern zamanlarda hiçbir çatışmada görülmemiş düzeyde öldürüldü” ifadelerini kullandı. Çok sayıda insani yardım çalışanın da İsrail saldırılarında öldürüldüğünü belirten Guterres, “Öldürülenlerin büyük çoğunluğu Gazze'deki insani yardım operasyonlarının bel kemiğini oluşturuyordu” dedi. Guterres, İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'ya yazdığı mektupta, işgal altındaki Filistin topraklarında insani yardım çalışmalarını engelleyen yasa taslağına ilişkin derin endişelerini dile getirdiğini açıkladı. "Bu yasa taslağı uluslararası hukuka aykırıdır" Netanyahu'ya yazdığı mektupta, İsrail'in Birleşmiş Milletler Yakın Doğu'daki Filistinli Mültecilere Yardım ve Bayındırlık Ajansı'nı (UNRWA) terör örgütü olarak tanımaya yönelik yasa tasarısına tepki gösteren Guterres, "İşgal altındaki Filistin topraklarında BM'nin temel çalışmalarını sürdürmesini engelleyecek yasa taslağına ilişkin derin endişelerimi dile getirdim. Böyle bir önlem, Gazze'de ve aslında tüm İşgal Altındaki Filistin Toprakları'nda yaşanan insani acı ve gerginliklere yönelik çabaları sekteye uğratacak, zaten tam anlamıyla bir felaket olan durumu daha da içinden çıkılmaz bir hale getirecektir. Pratik açıdan böyle bir tedbirin ne anlama geleceğini açıklığa kavuşturalım. Operasyonel olarak, yasa Gazze'deki uluslararası insani yardım müdahalesine ve bu müdahalenin ayrılmaz bir parçası olan faaliyetlere büyük bir darbe vuracaktır. Herhangi bir kurumu diğerlerinden izole etmek, yüzlerce bin kişiye hizmet veren ofis ve barınakları bile korumak için koordinasyonu etkin bir şekilde sona erdirmek mümkün değildir” dedi. Yasa ile Gazze halkının, eğitimi yeniden başlatabilecek tek kurumu kaybedeceğini ve bütün bir neslin geleceğini riske atacağını aktaran Guterres, “İşgal altındaki Batı Şeria'da eğitim ve sosyal hizmetler de sona erecektir. Onaylanması halinde bu tür bir mevzuat BM Tüzüğüne taban tabana zıt olacak ve İsrail'in yükümlülüklerini ve uluslararası hukuku ihlal edecektir; ulusal mevzuat bu yükümlülükleri değiştiremez ve siyasi olarak bu tür bir mevzuat sürdürülebilir barış çabalarına ve iki devletli çözüme büyük bir darbe vuracak, istikrarsızlığı ve güvensizliği daha da arttıracaktır” dedi. Söz konusu yasa tasarısının Gazze'nin ölüm sarmalında olduğu bir dönemde ortaya çıktığına dikkat çeken Guterres, “Kuzeydeki son gelişmeler özellikle can sıkıcıdır. İsrail gibi askeri operasyonların açık bir şekilde yoğunlaştığına tanık oluyoruz, yerleşim bölgeleri saldırıya uğradı. Hastanelerin boşaltılması emredildi, elektrik kesildi, yakıt ya da ticari malların girişine izin verilmedi. Yaklaşık 400 bin kişi bir kez daha güneye, aşırı kalabalık, kirli ve hayatta kalmak için gerekli temel ihtiyaçlardan yoksun bir bölgeye taşınmaya zorlanıyor” dedi. “Tahliye emri vermek onları güvende tutmaz” Sivillerin birçok kez yerinden edildiğini ifade eden Guterres, “Tahliye emri vermek onları güvende tutmaz. Gidecek güvenli bir yerleri, barınakları, yiyecekleri, ilaçları yoksa hiçbir yer güvenli değildir. Gazze'de ve hiçbir yer güvenli değildir. Uluslararası hukuk muğlaktır, her yerde sivillere saygı gösterilmeli, korunmalı ve insani yardım da dahil olmak üzere temel ihtiyaçları karşılanmalıdır. Tüm rehineler serbest bırakılmalı ve Gazze'deki tüm uluslararası insancıl hukuk ihlallerini şiddetle kınıyorum” dedi. “Gerçekten yıkıcı sonuçları olacak topyekun bir savaşın eşiğindeyiz” Lübnan'daki son gelişmeleri de değinen Guterres, “Aylardır çatışmanın yayılma riskleri üzerinde çalışıyorum. İşgal altındaki Batı Şeria'daki durum tırmanmaya devam ediyor ve şimdi de Lübnan'da sivilleri de kapsayan saldırılar tüm bölgeyi tehdit ediyor. Son birkaç gündür, Hizbullah ve Lübnan'daki diğerleri ile İsrail Savunma Kuvvetleri arasındaki çatışmalar, Güvenlik Konseyi'nin 1701 ve 1559 sayılı kararlarını tamamen hiçe sayarak mavi hat boyunca yoğunlaştı. Beyrut da dahil olmak üzere Lübnan'a sıçrayan geniş çaplı İsrail saldırıları son bir yılda 2 binden fazla kişiyi öldürdü ve sadece son iki haftada bin 500 kişi öldü” dedi. Lübnan'da 1 milyondan fazla insanın yerinden edildiğin aktaran Guterres, “Gerçekten yıkıcı sonuçları olacak topyekun bir savaşın eşiğindeyiz. Durdurmak için hala zaman var. Tüm ülkelerin egemenlik ve toprak bütünlüğüne saygı gösterilmeli ve Lübnan'daki kendi barış gücümüz görevlerini mümkün olduğu ölçüde yerine getirmeye devam etmelidir” dedi. "Orta Doğu'daki çatışma her geçen saat daha da kötüye gidiyor” Gazze ve Lübnan'daki çatışmaların derhal durdurulması ve insani yardım girişlerinin hızlandırılması gerektiğini belirten Guterres, "Orta Doğu'daki çatışma her geçen saat daha da kötüye gidiyor ve tırmanmanın korkunç etkilerine ilişkin uyarılarımız her hava saldırısı, her füze fırlatılması, her roket atışı barışı daha da uzaklaştırıyor ve milyonlarca sivilin ortada kalmasıyla acıları daha da arttırıyor. Bu nedenle hem Gazze'de hem de Lübnan'da derhal ateşkes sağlanması, rehinelerin derhal ve koşulsuz olarak serbest bırakılması ve umutsuzca ihtiyaç duyan herkese derhal hayat kurtarıcı yardımlar yapılması çağrılarından vazgeçmeyeceğiz. Bu nedenle İsrail ve Filistin arasında iki devletli bir çözüm için geri dönüşü olmayan eylem hedeflerimizden vazgeçemeyiz ve vazgeçmeyeceğiz” dedi.